The Art Newspaper, 2017 yılında heyecanla beklenen bienal ve çağdaş sanat etkinliklerini merceğine aldı. Yazıda yer verilen 8 etkinliğin arasında, bu yıl 16 Eylül – 12 Kasım 2017 tarihleri arasında Elmgreen & Dragset küratörlüğünde düzenlenecek olan 15. İstanbul Bienali de yer alıyor.
İskandinav ikili Elmgreen & Dragset’in küratörlüğünü üstlendiği 15. İstanbul Bienali, politik ve provakatif olacak. İkili, ulusalcılığın yeni yükselişini deneyimledikleri küresel jeopolitik durumda, işbirlikçi çabaların ve süreçlerin temel alındığı bir bienalin küratörlüğünü yapmanın oldukça önemli olacağını belirtiyor.
Listede yer alan diğer önemli bienal ve etkinlikler ise şöyle sıralanıyor:
- Whitney Bienali
17 Mart – 11 Haziran
Whitney Museum of American Art, New York
Whitney Museum, etkileyici bienal sergisini, üç yıllık bir aradan sonra kent merkezindeki yeni binasında açıyor. Bağımsız küratör Mia Locks ve Whitney’in küratörlerinden olan Christopher Lew, 40 farklı şehirde satıcıları ve küratörleri ziyaret ettikten sonra 63 katılımcı seçti. Programda, Joe Baer ve Lerry Bell gibi Amerikalı sanatçılar, Körfez temelli GCC gibi uluslararası kolektiflerin yanı sıra Torey Thornton, Casey Gollan ve Victoria Sobel gibi New York’lu genç sanatçılar da yer alıyor. Ayrıca Dana Schutz, Pope.L, Jordan Wolfson ve Anicka Yi gibi isimler de bulunuyor.
Lew, araştırmaları ve gezileri boyunca, toplumdaki, politikadaki ve ekonomik sistemdeki kargaşalar hakkındaki derin tartışmalardan etkilendiklerini dile getiriyor. Whitney yöneticisi Adam Weinberg, Bienal’in, sanatın Amerika’daki bugünkü konumunu tartmaya teşvik ettiğini ekliyor.
- Documenta 14
8 Nisan – 16 Temmuz
Çeşitli mekânlarda, Atina
10 Haziran – 17 Eylül
Çeşitli mekânlarda, Kassel
Venedik Bienali’nin aksine, Kassel’de, beş yılda bir gerçekleşen çağdaş sergi Documenta, bir hayli politik bir sergi olmaya hazırlanıyor. Sergi; 60 yıllık tarihinde ilk kez iki şehre bölünüyor: serginin doğduğu yer olan Kassel ve Atina. 100.000 yasaklı kitaptan yapılmış olan Atina Akropolisi’nin büyük bir kopyası, Documenta 14’ün bir parçası olarak Kassel’deki Friedrichsplatz’da yükselecek. 1983’te, Buenos Aires’te Arjantinli sanatçı Marta Minujín tarafından yaratılan The Parthenon of Books’ta yer alan çalışma yeniden sahneleniyor.
Sanat direktörü olan Adam Szymczyk, Atina’nın, Avrupa’da meydana gelen, sağ görüşün yükselmesiyle birlikte sivil toplum durumunun ve ekonominin gerilemesinin pek ortada olan bir somut hali olduğunu belirtiyor.
- 57. Venedik Bienali
13 Mayıs – 26 Kasım
Arsenale ve Giardini, Venedik
Gelecek Venedik Bienali’nin sanat direktörü olan Christine Macel, sanatçılarla birlikte, sanatçılar tarafından ve sanatçılar için tasarlanan bir sergi yarattığını söylüyor. Ayrıca direktör, bireysel dışavurum ve politik sapmadan ziyade, ruhsal bir boyutu olan sanatla ilgilendiğini ekliyor.
Paris’teki Centre Pompidou’da çağdaş sanat baş küratörü olan Macel, Latin Amerika, Orta Doğu, Doğu Avrupa ve Rusya’dan eser keşiflerine ve unutulan sanatçılara bir vurgu olan Viva Arte Viva başlığı altında, sergide daha fazla kadın sanatçının yer alacağını belirtiyor. Sergi boyunca Giardini’deki Central Pavilion’un önünde, katılımcı sanatçıların halkla birlikte öğle yemeği yiyeceği Open Table, Macel’in bienalinin alışılmadık bir yüzü. Aynı anda, Unpacking My Library projesi için, sanatçılara favori kitapları sorulacak. Okunan kitapların listesi, Walter Benjamin’in 1931 yılında kaleme aldığı Unpacking My Library, a Talk about Book Collecting denemesinin bir kopyası ile birlikte sergileniyor olacak.
- 13. Sharjah Bienali
10 Mart – 12 Haziran
Çeşitli mekanlarda, Sharjah
1993 yılında kurulan Sharjah Bienali, Orta Doğu’da muhafazakar yerleşimlerdeki çağdaş sanatçılar için önemli bir platform sağlıyor. 13. Bienal, Beirut temelli Ashkal Alwan’ın kurucu yöneticisi olan Christine Tohmé tarafından düzenleniyor. Sergi, 50’den fazla uluslararası sanatçının eserlerine ev sahipliği yapıyor ve Arapça’da dalgaların yükselip alçalması anlamına gelen Tamajuh temasından yola çıkıyor.
- Aros Trienali
3 Haziran – 30 Temmuz
Aros Aarhus Art Museum, Aarhus ve diğer mekânlar
İlk Aros Trienali‘nin kapsamı hayli iddialı. The Past, The Present ve The Future başlıklarıyla üç bölümde, geçmiş 400 yılı kapsıyor. Organizatörler serginin, insanların felsefi, dini ve politik değişikliklere göre doğayı nasıl algıladıklarını yansıttığını dile getiriyor. Simon Starling, Doug Aitken, Alicja Kwade ve Superflex yeni eserlerini sunarken, Claude Lorrain ve Nicolas Poussin gibi Old Masters (Rönesans’tan 1800 yılına kadar olan dönemin sanatçıları) eserleri de yer alıyor. Ayrıca, Elmgreen & Dragset, Cruising Pavilion adlı park binasının açılışını yapıyor.
- Sculpture Projects Münster
10 Haziran – 1 Ekim
Çeşitli mekânlar, Münster
Her on yılda bir düzenlenen Sculpture Projects Münster’in beşincisi, North-Rhine Westphalia eyaletindeki şehire yayılan 30’dan fazla kamu sanatı ve performans çalışmalarını içeriyor. Chicago doğumlu sanarçı Michael Smith, tren istasyonu yakınına, şehrin yaşça büyük bazı vatandaşlarına dövme yapmayı planladığı bir kabin kuracak. Romanyalı sanatçı Alexandra Pilici, belediye sarayında, katılımcıların “yaşam arama motorları” olarak bulunacakları ve ziyaretçilerin Westphalia tarihi hakkındaki sorularını cevaplayacakları bir performans gerçekleştirecek.
- 15. İstanbul Bienali
16 Eylül – 12 Kasım
Çeşitli mekânlar, İstanbul
İskandinav ikili Elmgreen & Dragset’in küratörlüğünü üstlendiği 15. İstanbul Bienali, politik ve provakatif olacak. İkili, ulusalcılığın yeni yükselişini deneyimledikleri küresel jeopolitik durumda, işbirlikçi çabaların ve süreçlerin temel alındığı bir bienalin küratörlüğünü yapmanın oldukça önemli olacağını belirtiyor. Bienalin açılışı ilk kez 1987 yılında İstanbul Kültür Sanat Vakfı tarafından yapıldı.
- Lahor Bienali
Kasım ayında açılıyor.
Mekânlar onaylanacak, Lahore
Pakistanlı sanatçı Rashid Rana öncülüğünde, Pakistan’ın ilk bienali, oturumlar, konuşmalar ve atölyeleri kapsıyor ve köklü ve yeni sanatçıların yeni eserlerini içeriyor. Organizatörler, güvenlik konuları uluslararası ziyaretçileri engellese bile, serginin, sanatın gücünü bir sosyal değişim enstrümanı olarak keşfedeceğini söylüyor. Rana, bienalin farklı olmaya mahkum olduğunu, onun görüşünde, şehrin sadece bir yerleşim yeri olarak değil, aynı zamanda bir vasıta olduğunu belirtiyor.