kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Arter’in yeni binasının ayrıntıları belli oldu

3 Temmuz 2019

Vehbi Koç Vakfı’na bağlı bir kurum olarak 2010 yılında açılan Arter, vakfın 50. kuruluş yıldönümünü kutladığı 2019 yılında, Dolapdere’deki yeni binasına taşındı. Eylül ayında kapılarını yeniden ziyaretçilere açmaya hazırlanan Arter, sanatı tüm boyutlarıyla herkes için ulaşılabilir kılmayı hedefliyor. Arter’in yeni binası İngiliz mimarlık ofisi Grimshaw Architects imzasını taşıyor.

Farklı sanatsal disiplinleri bir araya getiren, yaratıcılığı tetikleyen, herkese açık, dinamik ve çokdisiplinli bir programlama yapısına olanak sağlayacak bir bina şeklinde inşa edilen Arter, görsel ve fiziksel olarak birbirlerine açılarak bağlanan mekânlardan oluşuyor. Toplam 18.000 mkapalı alana sahip olan Arter’in ana fonksiyon alanları binanın kalbi durumundaki merkezi bir atriyum etrafında toplanıyor. 6 kata yayılan 6 galeri ve terasyaklaşık 4.000 m2’lik sergileme alanı oluşturuyor. Arter’de aynı zamanda; Sevgi Gönül Oditoryumu ve “kara kutu” olan Karbon adlı iki adet performans salonu, farklı kullanımlar için özelleşmiş dört bölümden oluşan Öğrenme Atölyesi, çağdaş sanat alanında temel kaynaklara ulaşılabilen Arter Kütüphanesi, yurt içinden ve yurt dışından sanat yayınlarına odaklanan bir kitabevi, bir kafeterya ve açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan bir arka bahçe de bulunuyor

Sevgi Gönül Oditoryumu, 168 kişilik kapasitesi ve teleskopik koltuk sistemiyle Arter’in film programı, konuşma ve söyleşilerin yanı sıra performans sanatından örneklere, “esnek zeminli” yapısı ve aynaya dönüşen duvar panelleriyle dans ve devinim çalışmalarına ve küçük akustik dinletilere de ev sahipliği yapabilecek. Tamamen esnek 332 kişilik bir oturma yapısına sahip tam teşekküllü bir “kara kutu” olan Karbon ise en üst teknik özelliklerle donatılmış olmasının yanı sıra, salon içerisinden bakan seyircinin ilk bakışta göremeyeceği kadar ince, ancak üzerinde aynı anda 4 teknisyen taşıyacak kadar sağlam çelik gergi telleriyle dokunmuş kalıcı bir tavan sistemine sahip. Bu sistem sayesinde tavanda herhangi bir noktadan, herhangi bir açıyla ses ve ışık ekipmanı, dekor veya bir eser asmak mümkün olurken gösteriler arasındaki teknik değişiklikler de çok kısa bir zamanda yapılabiliyor. Her iki salonda da çift dil tercümeye olanak sağlayan simultane çeviri sistemi bulunuyor. Koltukların tamamen kaldırılabildiği “düz ayak” kullanımın da mümkün olabildiği salonlar, büyük ölçekli yerleştirmeler veya çok kanallı panaromik projeksiyon gerektiren projeler için de kullanılabilecek.

Öğrenme odaklı süreçlerin ana mekânı olan Öğrenme Atölyesi, farklı kullanımlar için özelleşmiş dört bölümden oluşuyor. Atölye, mekânda kullanılan modüler sistemler sayesinde buluşma, konuşma, atölye çalışması gibi farklı formatlardaki her tür etkinlik için esnek bir kullanım alanı sağlıyor; ayrıca içerdiği “yapım atölyesi” bölümü, sanatçıları ve ziyaretçileri Arter’de üretim yapmaya davet ediyor. Arter Kütüphanesi’nde ise çağdaş sanat alanında temel kaynaklara, Arter’in programları bağlamında sürekli güncellenen içeriğe ve süreli yayınlara yer veriliyor. Binada ayrıca yurt içinden ve yurt dışından sanat yayınlarına odaklanan bir kitabevi, bir kafeterya ve açık hava etkinliklerine ev sahipliği yapacak olan bir arka bahçe de bulunuyor.

Arter’in yeni binasının mimari projesi için sanatı keşfetmek, sanattan keyif almak, sanatla yakın ilişki kurabilmek üzere açıklık ve akışkanlık kavramlarından yola çıkıldı ve çok yönlü bir mekân oluşturuldu. Arter, dışadönük bir yaklaşımla, etrafıyla bağlar kuran sanatsal ve sosyal bir buluşma noktası olarak tasarlandı. Ziyaretçilerine, şehirle olan bağlantılarını koparmaksızın farklı mekânsal ve sanatsal deneyimler sunan bina, dinamik bir “mekânlar dizisi” olarak planlandı.

GÜNEŞLE ETKİLEŞEN CEPHE TASARIMI

Yeşil alan, yükseltili havuzlar ve bankları içine alan peyzaj özellikleriyle ziyaretçileri karşılayan Arter’in cephesi, cam takviyeli betondan yapılmış düzlemlerden oluşuyor. 3 boyutlu dışbükey ve içbükey baklava biçimli panellerden oluşan düzlemler, el yapımı sırlı seramik yüzeylerle tamamlanıyor. Güneş gün boyu hareket ettikçe ışık ve gölge her bir düzlemin farklı yüzeylerinde toplanıyor ve seramik yüzeylerden gökyüzünü yansıtıyor. Uzaktan bakıldığında ise bina, yansıtıcı yüzeyler sayesinde zengin bir ışık, renk ve doku paleti şeklinde görülüyor. Böylece binanın tasarımı katmanlı yapısıyla bir yandan çağdaş mimariyle diğer yandan da içinde bulunduğu şehrin mimari gelenekleriyle sıkı bir diyalog kuruyor.