kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Darzanà projesinin detayları belli oldu

8 Mart 2016

Bu yıl 28 Mayıs – 27 Kasım 2016 tarihleri arasında Alejandro Aravena küratörlüğünde Reporting from the Front başlığı ile düzenlenecek Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi‘nde İstanbul Kültür Sanat Vakfı’nın koordinasyonunu yürüttüğü, Schüco Türkiye ve VitrA’nın eş sponsorluğunda gerçekleştirilen, bienalin ana mekânlarından Arsenale’deki Sale d’Armi binasında bulunan Türkiye Pavyonu‘nun sergisi için hazırlanan Darzanà projesinin ayrıntıları açıklandı.

Darzanà bir zamanlar Akdeniz’in ikiz limanları olan tersane kentleri Venedik ve İstanbul arasında bir köprü kurmak ve iki kentin ortak kültürel mirasını vurgulayarak bunun dil ve mimarideki izlerini gelecek hayallerine yansıtmak için biçimleniyor. Projenin adı olan Darzanà, Türkçede ‘tersane’ ve İtalyancada aynı anlama gelen ‘arsenale’ sözcükleriyle ortak kökenden geliyor.

Türkiye Pavyonu’nun Darzanà başlıklı projesi, küratörler Feride Çiçekoğlu, Mehmet Kütükçüoğlu ve Ertuğ Uçar önderliğindeki Hüner Aldemir, Caner Bilgin, Hande Ciğerli, Gökçen Erkılıç, Nazlı Tümerdem ve Yiğit Yalgın’dan oluşan proje ekibi tarafından, Cemal Emden ile Namık Erkal’ın küratöryel işbirliğiyle şekillendirilecek.


 

 

Tema Metni

Darzanà: İki Tersane, Bir Vasıta

İstanbul ve Venedik tersaneleri arasında bir köprü kuracak proje, başlığını Akdeniz’e özgü melez bir sözcükten alıyor. Aynı anlama gelen ‘tersane’ ve ‘arsenale’ sözcükleriyle ortak kökene sahip olan Darzanà, Lingua Franca’ya da atıfta bulunuyor. Lingua Franca, 11. yüzyıl ile 19. yüzyıl arasında Akdeniz coğrafyasında denizciler, seyyahlar, tüccarlar, kısacası aynı dili konuşmadıkları halde birbirleriyle anlaşması gereken insanlar arasında kullanılan melez bir dil. Benzer şekilde ortak bir mimari dilden söz etmek ve bunu Architectura Franca olarak tanımlamak da mümkün.

Bugün farklı kimliklere ve ölçeklere sahip Venedik ve İstanbul’un, geçmişte birbirini yansılayan ve benzer üretimler yapan tersanelerinin ortak nüvesi, tekne inşaatının yapıldığı ve sonrasında teknelerin suya bırakıldığı, denize dik konumlanmış, boyutları tekne boyutlarıyla ilişkili, Türkçede “göz”, İtalyancada “volti” denen mekânlar. Darzanà projesi için de Haliç kıyılarındaki tersane yapılarının içinde, terk edilmiş bir gözde, atık malzemelerden son bir tekne, bir baştarda inşa edilecek. Sale d’Armi binasındaki Türkiye Pavyonu’nun yer aldığı göze taşınacak ve orada tekrar kurulacak.

Kökeni Latin dillerinde bastardo sözcüğünden gelen baştarda, hem kürekli hem yelkenli bir kadırga türü. Akdeniz’e özgü melezliği simgeleyen bu kavram, Darzanà projesinin de vasıtası olacak. Baştarda, bugün biri bir megakentte çürümeye terk edilen, diğeri bir müzekentte yılın belli zamanlarında hayat bulan iki göz arasında köprü olacak. Suya sınır çekilemeyeceğini, sözcükler arasına tel örgü gerilemeyeceğini gösterirken, cepheleri ve sınırları eşiklere ve uzlaşma alanlarına çevirmenin ipuçlarını arayacak. Mimarlık pratiği cepheleşmelere, çatışmalara ve sınır çekip içine kapanmalara, mesleği terk edip başka işlerle uğraşmalara yatkın bir alan. Mimarlığa devam ederek çatışma alanlarını uzlaşma mekânlarına dönüştürmenin mümkün olup olmadığı sorusu Darzanà projesinin ana temasını oluşturacak.


Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi

Venedik Bienali 15. Uluslararası Mimarlık Sergisi’nde, Alejandro Aravena küratörlüğünde gerçekleştirilecek Reporting from the Front başlıklı ana serginin yanı sıra Arsenale ve Giardini ile kentin farklı noktalarına yayılan 62 ülkenin pavyonları da yer alacak. Filipinler, Kazakistan, Nijerya, Seyşeller ve Yemen bu sene ilk defa Venedik Bienali Uluslararası Mimarlık Sergisi’ne katılacak ülkeler olacak.

complessiva_sud-est