Adalar Denizle Yaşam ve Spor Kulübü Derneği, 25 Ağustos – 22 Eylül 2019 tarihleri arasında Heybeliada Ruhban Okulu’nda Özge İnal’ın danışmanlığındaki “Derin Akıntı” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sergide Marmara Denizi su altı yaşamından yola çıkan Alper Aydın, Hera Büyüktaşcıyan ve Sibel Horada‘nın mekâna özgü yerleştirmeleri ve dernek bünyesinde gerçekleştirilen çalışmalara dair Serco Ekşiyan ve Ferhan Coşkun’un su altı fotoğraf ve videolarından oluşan belgeler yer alıyor. Eserler, tarihsel konumu sebebi ile özel bir öneme sahip olan okulun; geçmişi, şimdiyi ve geleceği yüklü halde düşündürten eski sınıflarında ve bahçesinde sergilenecek.
Alper Aydın, tüm dünyada olduğu gibi Adalar bölgesi denizinin derinlerinde de canlı popülasyonuna ve mercan resiflerine ağır zararlar veren, avlanma sırasında kayalara takıldığı için denizde bırakılan ve dipte pasif avlanmaya devam eden hayalet ağları materyal olarak kullanıyor ve okulun bahçesine “İstenmeyen Misafir” isimli heykelini yerleştiriyor. İnsanın denizdeki bir balıktan ya da gökyüzündeki bir kuştan farkı olmadığını tüm üretiminde ifade eden Aydın, deniz tabanından çıkartılmış ağları, insanları yutmak üzere olan devasa bir dalga formuna sokarak, denizin içindeki bir balık sürüsünün yaşadığı duyguyu sergi mekanına taşıyor. Zahmetli süreçlerle tespit edilip çıkarılana kadar ekosisteme oldukça zarar veren hayalet ağlar, dev bir dalga formunda, Ruhban Okulu’nun ana giriş kapısı önünde konumlanıyor.
Hera Büyüktaşcıyan, ‘’Kılçık III ve IV’’ başlıklı iki yerleştirmesinde zamanın ağlarına takılıp, yitip giden, diplerde her geçen gün üzerine eklenen hafıza parçacıklarıyla kemikleşen geçmişin hayaletlerinin fısıltılarını gün yüzüne çıkarıyor. Kılçık, kimi zaman vahşi dalgalarla ait olduğu kıyılardan koparılıp uzaklara savrulanlar, kimi zaman tarihin ağırlığını biriktirmiş bedenleri ve nesneleri artık yüzeyinde taşıyamayan suların dibine çökenler ve zamanın ördüğü sonsuz ağlara ayakları dolanıp takılan ancak halen nefes alan batıkların hatırlatıcısı niteliğinde.
‘’Kılçık III‘’ başlıklı kinetik heykel, kimsenin duyamadığı ve derinliklerde var olanların, zamanlar ötesi titreşimlerini yayarak, belleğin sonsuz varlığına işaret eder. Birbirine çarpan her ayak sonsuz bir çınlama ile var olduğu mekanın taşıdığı ruhla birleşir ve bir batıktan, su yüzeyine çıkarak kendini hatırlatan bir varlığa dönüşür.
Önemli bir eğitim kurumu ve ruhani bir merkez olan Heybeliada Ruhban Okulu’nun geçmişte düşünce üretimini var ettiği sınıflarından birinde yer alan sıralara yerleşmiş olan ‘’Kılçık IV’’ ise, yapının belleğinin derinliklerinde yatanlara işaret eder. Sıraların üzerinde uzanan her bir ‘’kılçık’’’ izleyiciye nefesini tutup bilinmeyen zamanın derinliklerine dalarak , tarihle yitip giden düşüncelere, kara parçalarına, ya da kolektif belleğe dair parçacıkları birer batık keşfeder gibi bularak sorgulamaya davet ediyor.
Sibel Horada, Ruhban Okulu’nun kullanılamayan sınıflarından birinde, göç halindeki bir mercan popülasyonunun bireylerini ağırlıyor. Yassıada ve Sivriada’da süregelen yoğun inşaat faaliyetinden etkilenerek tehlike altına giren sarı mercanlar, ADYSK’nın, Doç. Dr. Nur Eda Topçu bilimsel danışmanlığında yürüttüğü ADAMER projesi kapsamında Neandros Adası’na taşınıyor. ‘Ekosistem inşacıları’ olarak tanımlanan mercanlar, pek çok farklı canlıya habitat oluşturarak, çevrelerindeki biyolojik çeşitliliği arttıran canlılar olarak biliniyor. Karasal kökenli çökelti nedeniyle yetiştikleri kayalarda yaşayamaz hale gelen mercanların kitlesel ölümleri, su altı yaşamının iyice kısırlaşması anlamına geliyor. Neandros Adası’na taşınan mercanların göçünü görünür kılmayı hedefleyen sanatçı, “Göç Dalgası” adlı yerleştirmesinde bu mercanların bir kısmını izleyiciyle Heybeliada Ruhban Okulunda, farklı bir derinlikte buluşturuyor.