kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Dirimart’ta yeni sergi: “Işık IV”

19 Kasım 2019

Dirimart, 21 Kasım – 22 Aralık 2019 tarihleri arasında Michel Comte’un “Işık IV” adını taşıyan, Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.

Sergi, sanatçının, dünyamızın buzulları ve okyanuslarında vuku bulan çevresel çöküşün etkilerini keşfetmeye giriştiği, kolektif olarak harekete geçme ihtiyacına işaret eden yeni bir büyük boyutlu yerleştirmeler grubunu sunuyor.

Altmışı aşkın siyah mürekkep ve tuz tozu karışımı katmanla boyalı, yirmi metre uzunluğunda, yaklaşık üç metre yüksekliğindeki anıtsal, paslı çelik duvar galeri mekânına hakim bir şekilde yerleştirilmiş. Glacier Terminus başlıklı iş, buzulun herhangi bir anda sahip olduğu uç noktaya gönderme yaparken buzulların sonsuz bir hareket süreci içerisinde sürekli ya genişlediği ya geri çekildiğini hatırlatıyor bize. Glacier Terminus’un gövdesi, Comte’un pek çok kez ziyaret ettiği Spitsbergen’deki gerçek bir buzulun fiziksel ve duygusal etkisini yansıtıyor; yüzeyindeki belli belirsiz beyaz, mavi damlalar, topaklaşmalar, kopukluklar, böyle bir buzulun yakın plandan görünümünün muhteşemliğini çağrıştırırken, siyahlı paslı tonlar insanın doğa üzerinde bıraktığı geri dönüşsüz izleri hatırlatmak istercesine en nihayetinde dönüp dolaşıp karşımıza dikiliyor.

Comte saf siyah pigment kullanımı ile güçlü rüzgârlarla gelip dünyada erimekte olan pek çok buzula çökelen ve buzun erime sürecini hızlandıran toz (kriyokonit) arasında bir ilişki kuruyor; bu renk aynı zamanda dünyanın buzlu bölgelerinde hali hazırda vuku bulmakta olan çözülmenin bir metaforu olarak da okunabilir.

Siyah mürekkep ve karbon karışımıyla boyalı ahşap bir heykel olan, on bir ahşap totem levhasının yığılmasından oluşan, yaklaşık dört metre uzunluğundaki Black Erosion, galerinin yan mekânını kaplıyor. Bu işin temeli, buzul erozyonları sonucu devrilen ve yığıldıkları yerde çürüyerek kaynaşan ağaç karkasları fenomenine dayanıyor. Bunlar, buzul manzaralarındaki göl ve vadilerin kıyılarına vurmuş vaziyette sık sık karşılaştığımız ölü bedenlerdir.

Sergide Comte’un buzul uçurumlarını konu alan on üç resimlik bir serisi de ilk defa izleyiciyle buluşuyor. Şeffaf kâğıt üzerine Japon mürekkebiyle yapılan bu siyah-beyaz resimlerin ayrıntıları bir buzul duvarını hatırlatır, ama aslında buzuldan tam, büyük parçaların kırılıp denize düşmeden hemen önceki o en tehlikeli anda oluşan çatlakları gözler önüne serer.

Bu büyük işlerin yanı sıra sanatçının üç kırmızı-beyaz pigment resmi de sergileniyor. Comte, bu işlerinde kullandığı kırmızı pigmentin, dünyanın pek çok yerine düşen son derece zehirli asit yağmurlarına, kimyevi maddelerin karışıp kırmızımsı bir renk verdiği sulara işaret ettiğinden söz eder.