kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Documentarist 14. İstanbul Belgesel Günleri ödülleri sahiplerini buldu

13 Temmuz 2021

Bu yıl 6 – 11 Temmuz 2021 tarihleri arasında 14. kez gerçekleşen Documentarist 14. İstanbul Belgesel Günleri, 11 Temmuz Pazar günü gerçekleşen ödül töreni ile ödül alan filmler açıklandı.

Yarışmasız festivalde birinci ve ikinci filmlere verilen Johan van der Keuken Yeni Yetenek Ödülü’nü bu yıl Serdar Kökçeoğlu‘nun Mimaroğlu adlı belgeseli kazandı. Tarabya Kültür Akademisi Sanat Yönetmeni Pia Entenmann, yapımcı Armağan Lale, sinema yazarı Ayça Çiftçi, müzik yazarı ve akademisyen Feyzi Erçin ve belgesel yönetmeni Ardin Diren‘den oluşan JvdK Yeni Yetenek Ödülü jürisi, Ayça Damgacı ve Tümay Göktepe‘nin Patrida ile Pınar Öğrenci‘nin Gurbet Artık Bir Ev adlı filmlerine ise Jüri Özel Ödülü verdi.

Mimaroğlu” filmini “Bir sanatçının görsel ve işitsel üslubunu hem benimseyip koruyarak ama hem de bugüne taşıyıp dönüştürerek belgesel sanatının estetik imkânlarını yaratıcı bir şekilde araştırdığı” için ödüle lâyık gören jüri, “Patrida”ya “Bir aile hikâyesinin izini sürerken geçmişi bugünle, kişisel olanı toplumsal olanla buluşturduğu ve farklı zamanlarda farklı coğrafyalarda yaşanan göç deneyimlerini birbiriyle diyaloğa sokarak filmin hikâyesini başarıyla çok katmanlı bir hale getirdiği” için, “Gurbet Artık Bir Ev”e ise “Türkiye’den Almanya’ya yaşanan işçi göçünün 60. yılında dönüp geçmişe bakarken farklı sesleri buluşturan bir yapıyla kadın deneyimlerine odaklandığı ve aynı zamanda durağan görüntüleri sinematik kılmanın yaratıcı yöntemlerini geliştirdiği” için Jüri Özel Ödülü verme kararı aldı.

Maricke Nieuwdorp (Hollanda), Nadia Meflah (Fransa) ve Ahmet Gürata‘dan (Türkiye) oluşan FIPRESCI jürisi ise Paraguaylı yönetmen Arami Ullón‘un yönettiğiGüneş Hariç Hiçbir Şey” (Nothing But The Sun) adlı belgeselini Eleştirmenler Ödülü’ne değer buldu. Jüri; ödülünü şu şekilde gerekçelendirdi: “Sabırla örülmüş bu filmde, hikâyenin yerini bütün bir dünya alıyor, karakterlerin melankolisini bizlere şarkılar taşıyor. Yönetmen, kapitalizm virüsünün en büyük tehdit haline geldiği günümüze dair güçlü bir siyasi mesaja sahip bir film sunuyor bizlere. Ele aldığı soykırıma varan sömürgecilik trajedisine karşın, şiirsel ve aydınlık bir film bu.”