kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Filmmor’da ayrılıklar ve bildiriler

11 Şubat 2021

Filmmor Kadın Kooperatifi‘nde görev alan bir grup kadın “Filmmor’dan neden ayrıldık?” başlıklı bir yazı kaleme alarak kooperatiften ayrıldıklarını duyurdu. 14 kadının imzasının bulunduğu metinde, kadınlara yönelik sinema atölyeleri yapan ve Uluslararası Gezici Filmmor Kadın Filmleri Festivali’ni düzenleyen Filmmor’un yapısının iddia edildiği gibi feminist yöntemlerle değil “bir kişinin aklı ve gündemiyle ilerlediği” savunuldu.

Bu metnin ardından, 2016 – 2020 yılları arasında çeşitli dönemlerde Filmmor Kadın Kooperatifi’nde çalışan ya da gönüllü olarak emek veren, ayrımcılık ve şiddete maruz kalan 13 kadın+, hem şiddet ve ayrımcılık içeren söylem ve eylemlerin devam etmesi sebebiyle, hem de kurum içinde yıllardır süregelen sömürü ve şiddet örüntüsünün gelecekte yeni çalışanlar ve gönüllülere uygulanabileceği ihtimali karşısında dayanışma amacıyla kamuoyuna sunulan başka bir metin daha kaleme aldı.

“Filmmor’dan neden ayrıldık?” metnini kaleme alan kadınlar, 2003’te kuruculuğunu Melek Özman’ın yaptığı Filmmor’un işleyişinde “emek sömürüsü, ‘mobbing’, ücret adaletsizliği, dengesiz ilişkiler, anti-feminist ilişkilenmeler” olduğunu belirtirken örgütün, “tüm kaynaklarını hiçbir hesap verme yükümlülüğü duymadan bir aile mirası gibi harcayan bir yapı olarak varlığını sürdürdüğünü” aktardı. 14 kadın, metinde “Filmmor’un ayni, maddi, ilişkisel tüm kaynaklarını yönetme inisiyatifi keyfi şekilde belirlenir ve çoğunlukla iki kişinin elinde bulunur.” eleştirisinde bulundu.

Eleştirilerini bir süredir Filmmor çevresinde gündeme getiren kadınlar, tartışmaların sonucunda kaleme aldıkları ilgili metni “Filmmor, karşısında durduğunu ya da alternatifini yarattığını iddia ettiği yaşam biçimini tekrar üretmekten öteye geçemedi. Bu noktada Filmmor’un ya bu güzel umudunun peşinden koşmasını ya da mevcut durumunu olduğuna yaraşır biçimde tarif etmesini umuyoruz.” ifadeleriyle sonlandırdı.

“Filmmor’dan neden ayrıldık?”

Merhaba,

Farklı dönemlerde Filmmor’a emek vermiş bir grup kadın olarak bizi Filmmor’dan ayrılmaya iten ortak deneyimlerin paylaşılmasının gerekli ve önemli olduğunu düşünüyoruz. Yaşadığımız süreci eleştiri-özeleştiri süzgecinden geçirmenin hem biz hem de feminist örgütlenmeler için iyileştirici etkisi olacağına inanıyoruz.

Filmmor’dan ayrılmadan önce feminist etiğin ve karşılıklı hukukumuzun gerektirdiği ölçüde adımlar atarak süreci yürütmeye çalıştık. İlk olarak iş ve mesai arkadaşlarımızla sorunları yüz yüze konuştuk. İkinci olarak sorunların tarihsel bir dayanağı olduğu tespitiyle, daha önce Filmmor’a emek vermiş insanların da katılabilecekleri ikinci bir toplantı yaparak süreci devam ettirdik. Bu iki toplantının ardından Filmmor’da tespit ettiğimiz sorunların hiçbir şekilde çözülmediğine, çözülmeye yeltenilmediğine tanık olduk. Üçüncü toplantıyı İstanbul’daki feminist kişi ve kurumların oluşturduğu zeminde (İstanbul Feminist Kolektif) gerçekleştirerek tartışmaları olgunlaştırmaya çalıştık. Son çabamız, Filmmor’da hiçbir şeyin kati suretle değişmeyeceği umutsuzluğunu pekiştirdi.

2015’in Şubat ayında başlayan bu süreç, Filmmor’un da içerisinde yer aldığı İFK (İstanbul Feminist Kolektif) zemininde yapılan 24 Haziran tarihli toplantıya kadar devam etmekteydi. Bu toplantıda konuşulanlara ve etrafta esen olumlu rüzgara rağmen, kısa süre sonra Filmmor, İFK ile ilişkisini kestiğini, artık zeminin bir parçası olmayacağını ve yapılan eleştirilerin hiçbirine katılmadığını bildiren bir mail ile süreci sonlandırdı. Diyalog çabalarımızın sonuçsuz kalması ve sürecin bu şekilde sonlandırılması üzerine, Filmmor özelinde yazdığımız bu metni, kadın kurumlarında iş-emek süreçlerini tartışmaya ve aşmaya vesile olması umuduyla paylaşmaya karar verdik.

Farklı dönemlerde Filmmor’da çalışmış kadınlar olarak kaleme aldığımız bu metni, müspet bir dönüşümün başlamasının vesilesi olarak görüyor, yolu Filmmor’dan geçmiş kadınların yaşadığı süreçleri telafi etmesini ve bir yüzleşme süreci örmesini diliyoruz.

Filmmor, kendisini feminist politikanın bir parçası olarak kurduğu ölçüde feminist etik ve ilkeleri işletmekten sorumludur. Bu yüzden yaşadıklarımızı; feminist örgütlerde çalışmak, feminist iş etiği ve feministörgütlenme yapısı bağlamında anlatmaya çalıştık. Ayrıca, Filmmor’da yaşananlar kendi içinde özgün olmakla birlikte münferit deneyimler değildir; bu yüzden bu deneyim aktarımının benzer süreçlerden geçen kadınlar için yapıcı ve güçlendirici tartışmalara kapı aralamasını istiyoruz.

Filmmor bir çok kadın örgütü gibi kısıtlı imkan ve bütçeyle kurulmuş, dahil olan kadınların emeği ile yaptığı işlerin görünürlüğünün artması sonucunda maddi olanakları çoğalmış bir kurumdur. Festival, kampanyalar, filmler, atölyeler gibi işlerde, feminist örgütlerle ilişkilenmelerde, veya kişilerle görüşmelerinde kendini feminist ilkelerle işleyen bir yer olarak anlatır. Bu durum feminizme ilgi duyan ve kadın hareketiyle ilişkilenmek isteyen pek çok kadın için heyecan vericidir.

Sadece kadınların yönettiği filmlerden yıllık bir seçki yaparak festival organize etmek bir ekibin altından kalkabileceği bir iştir. Ancak iş yapma biçimleri ekip olarak çalışma zemini sağlamadığından işten doyum almaya ya da kendini geliştirmeye imkan tanımaz. Feminist bir perspektif ile kadın yönetmenlerin filmlerine, kadınların düşlerine alan açmak için yapıldığı iddiası taşıyan kadın filmleri festivali için birlikte yürütülmesi, tüketilmesi gereken tartışmalar, bir ekip üretiminden çok bir kişinin -kurucu akıl- aklı ve gündemiyle ilerleyen bir yapı gösterir.

Kuruluşundan bugüne iki üç kişi dışında herkes Filmmor’dan ayrılmıştır. Çünkü Filmmor’la ilişkilenmek her yeni gelenin dışarıdan görülen ile içerisi arasındaki farkı kavramasını gerektiren ve genellikle ayrılanların bir daha uğramamak üzere yollarını ayırdığı bir süreçtir. Koparak ayrılma deneyimi, her daim orda duranlara daha çok birikim, sermaye olarak dönerken ayrılmak zorunda kalanlara tuhaf bir ezilmişlik duygusu, yeni gelecek çalışma hevesiyle dolu kadınlara ise eksik, yanlış, birikmemiş bir tarih bırakır. Kültürel sermaye birikimi suyun başını tutanlar için yığılma etkisi yaparken ayrılan kadınların payına düşen travmatik bir deneyim, hayal kırıklığıdır. Yeni emek verecek kadınların payına düşen ise sorumsuzca otoriterleşmiş denetimsiz bir yapı, dengesiz güç ilişkileri, parçalı ve dağınık bir tarihten ibarettir.

Ekibe sonradan katılanların emeği yıl bazında değerlendirilerek orada kuruluşundan beri var olan insanlar tarafından değersizleştirilir ve yıllar içinde edindikleri tecrübe hiçe sayılır. Her bir Filmmor çalışanı genel olarak başkalarıyla kıyaslanır, emeği değersizleştirilir, aşağılanmaya varacak bir boyutta eleştirilir, başka birinin o işi hep daha iyi daha düzgün yapacağı söylenir, ya da bazı işleri yapmaya gönüllü dahi olamayacağı hissettirilir, hatta açıkça söylenir. Bu sebeple ekibe dahil olanlar gerekmedikçe inisiyatif alamazlar.

Filmmor’da istemezse iş yapmama hakkına sahip olanlar vardır. Bu hakka sahip olmak diğer kadınların hesap sorabilme hakkını elinden alır. İki kişi arasında yıllardır süregelen problemler ve kavgalar iş yapma ya da yapmama gündemlerini belirlemektedir. Bu durum ekiptekilerin iş yapmalarına engel olduğu gibi genellikle ofis içerisinde gergin, huzursuz ve tedirgin bir hava içerinde çalışmalarına da neden olmaktadır. Ayrıca ekiptekilerin çevresinde bulunanların da mecburi bir gönüllülükle iş üstlenmesine yol açmaktadır. Filmmor’da iş yapma biçimlerini, işin içeriğini ve düzenini yani çalışma saatlerini, çalışma yükünü ve stresini, ücretleri hatta siyasal pozisyonları bile belirleyen bir iktidar bulunmaktadır.

Filmmor birçok kadın örgütünden hallice bir yere gelmiş olmasına rağmen sivil toplum olarak adlandırılan alanın en büyük handikabına düşerek tüm kaynaklarını hiçbir hesap verme yükümlülüğü duymadan bir aile mirası gibi harcayan bir yapı olarak varlığını sürdürmektedir. Filmmor’un ayni, maddi, ilişkisel tüm kaynaklarını yönetme inisiyatifi keyfi şekilde belirlenir ve çoğunlukla iki kişinin elinde bulunur. Eşit işe eşit ücret uygulaması söylemde dahi yoktur, ücretler emeğin ya da anlaşmanın karşılığına göre değil keyfi uygulamalarla belirlenir, kişiden habersiz değiştirilebilir ve Filmmor içinde adaletsiz dağılıma sebep olur.

Çalışma saatleri ve iş tanımı keyfi biçimde esnekleştirilebilir ve değiştirilebilir. Böyle durumlarda ücret artışı talep etmek açgözlülükle, feminist dayanışmaya ihanetle itham edilir ve genelde bütçenin kısıtlı olduğu hatırlatılır. Ya da en iyi ihtimalle parasız kalındığına hükmedilir; Filmmor bir aile olduğundan ve kimseyi yarı yolda bırakmayacağından, ‘kısıtlı bütçeye’ rağmen her daim borç verilebileceğinden bahsedilir.

Filmmor emek sömürüsü, mobbing, ücret adaletsizliği, dengesiz ilişkiler, feminist söylem üreten bir yerin anti-feminist ilişkilenmeleri gibi nedenlerle ekibe dahil olan tüm kadınları uzun süreli emek harcamaktan alıkoyan bir yapıdadır. Ve bu çalışma ortamı uzun vadede pek çok kadının hayal kırıklığı yaşayıp uzaklaşmasına neden olmaktadır.

Özetle Filmmor’da (feminist ya da değil fark etmez) patron ve işçiler vardır. Ancak Filmmor’da patronluk diye bir pozisyon olmadığı varsayımıyla hareket edilir. Böylelikle “patron olmanın” kötü şöhretinden de azade olunabildiği yanılgısına düşülür. Temel derdimize gelirsek; patron patronluğundan kurtulmak için feminist kavram ve tartışmaları işe koşar.

Yüzyıllara yayılan feminist birikime yaslanarak tarif edebildiğimiz, peşine düştüğümüz “birlikte düşleme, eyleme, üretme” ihtiyacımızı Filmmor’da karşılayamadık. Filmmor, karşısında durduğunu ya da alternatifini yarattığını iddia ettiği yaşam biçimini tekrar üretmekten öteye geçemedi. Bu noktada Filmmor’un ya bu güzel umudunun peşinden koşmasını ya da mevcut durumunu olduğuna yaraşır biçimde tarif etmesini umuyoruz.

Asiye Duman, Aslı Elif Sakallı, Deniz Nihan Aktan, Duygu Doğan, Enise Şeyda Kapusuz, Feryal Saygılıgil, Feyza, Güliz Sağlam, Hatice Caner, Mehtap Doğan, Nehir Kovar, Nihan Önder, Nilgün Yelpaze, Tuğçe Canbolat.

2016 – 2020 yılları arasında çeşitli dönemlerde Filmmor Kadın Kooperatifi’nde çalışan ya da gönüllü olarak emek veren, ayrımcılık ve şiddete maruz kalan 13 kadın da şu açıklamaları yaptı:

Filmmor’dan Ayrılan Kadın+lar Olarak Açıklamamız

Kamuoyuna,

2016-2020 yılları arasında çeşitli dönemlerde Filmmor Kadın Kooperatifi’ne çalışan ya da gönüllü olarak emek veren, ayrımcılık ve şiddete maruz kalan 13 kadın+ olarak, hem şiddet ve ayrımcılık içeren söylem ve eylemlerin devam etmesi sebebiyle hem de kurum içinde yıllardır süregelen sömürü ve şiddet örüntüsünün gelecekte yeni çalışanlar ve gönüllülere uygulanabileceği ihtimali karşısında dayanışma amacıyla bu metni kaleme alıyoruz.

2015 yılında çeşitli zamanlarda Filmmor’dan ayrıldığını belirten 14 kişinin paylaştığı metinde belirtilen durumun bir örüntü halinde günümüze kadar geldiğini gördük. Filmmor’da bulunduğumuz süreçte çoğumuz bu metinden haberdar olsak da iyileşmeye olan inancımızdan ötürü önyargılı davranmadık. Fakat yaşadığımız süreci değerlendirerek kamuoyuyla paylaşmaya karar verdik. Filmmor’un koordinasyonunu yürüten Melek (Özman) Elhan, Ülkü Songül Özman ve Hülya Uğur Tanrıöver tarafından maruz bırakıldığımız sürecin bir kısmını iki kategoriye ayırarak kamuoyu ile paylaşıyoruz:

Ayrımcılık:

Kadın düşmanlığı, transfobi, ırkçılık, yabancı karşıtlığı, İslamofobi, yaşçılık, sağlamcılık, beden ayıplama, Filmmor’un yansıttığı kimlikle tamamen çelişir biçimde, yaygın olarak uygulanmaktadır. Gündelik iş yaşamındaki diyaloglarda ve yazışmalarda, işe alım süreçlerinde, yapılan toplantılarda, atölyelerde, işlerle ilgili verilen geri bildirimlerde ayrımcılık içeren eylem, söylem ve tutumlar sıradanlaştırılarak, iş ortamında olmaması gereken bir iletişim ve ilişki biçimi ardına saklanarak sürdürülmektedir. Emek sömürüsü, feminist dayanışma adına verilmesi gereken olağan tavizler gibi dayatılıp sürdürülürken, hem Filmmor içinde hem de dışarıya karşı örgütün networkü kullanılarak kadınları itibarsızlaştırılmakta, kadın düşmanlığı, cinsiyetçilik yapılmaktadır.

İşe alınanlar tesadüfen ilk iş tecrübesi olacak olan, deneyimi başka alanlarda olan, eğitimi devam eden veya yeni mezun kişilerden seçilir. Çalışanların iş bilmedikleri, yetersiz oldukları, jenerasyonla ilgili genel sorunlar olduğu devamlı vurgulanır; bu söylemler bir otorite sağlama aracı olarak kullanılır. Buna karşın, ait oldukları jenerasyonun hakim görüşünün karşısındaki her düşünce küçümsenir, aşağılanır ve alanda otorite ya da fikrî denetim mekanizmasıymış gibi davranılır.

Filmmor, iş ilişkisi kurduğu özellikle genç yaşta, idealist ve fazlasıyla kalifiye kadınların tüm vasıflarını görmezden gelerek yalnızca dayanışma için işe alındığını belirtir. İşe aldıkları göçmen, azınlık veya şiddete maruz kaldığını bildikleri kadınların kimlikleri siyasi rant ve çevre elde etmek için sürekli kamusal olarak dillendirir, güvenliklerini tehlikeye atan ve özel hayatlarının gizliliğini ihlal eden bilgileri 3. kişilerle onayları ve haberleri olmadan paylaşır. Bu çalışanlara sık sık toplu e-maillerde “had bildirici” söylemlerde bulunulur; kendileri egemen ve üstenci dilleri konusunda uyarıldığı takdirde siyasi ayrıcalıklarını sorgulamaksızın ürettikleri “içindeki beyaz adam” gibi karşı söylemlerle, hem ırkçılığı uyarıda bulunana yükler hem kadın dayanışmasını bilmemeyle itham eder ve “T.C. mahkemelerinde hesaplaşmaya” davet ederler.

Cinsiyetçi, etnik, ekonomik şiddet vb. yollarla şiddete uğrayan, bununla ilgili soruşturma süreci yaşamış ve/veya yaşadıklarını kamusal alanda ifşa etmiş kadınlar, işe alınmadan önce “Psikolojilerinin bozuk olduğunu, bu sebeple iş görmeyecek durumda oldukları” iddia edildikten sonra işe alınır ve iş süresince sistematik bir şekilde akıl sağlıklarının yerinde olmadığı imasıyla ve hakaretlerle akıl sağlığı stigmatizasyonu yapılır.

Filmmor’da örtülü transfobik söylemlerde de bulunulur. Sadece klitorisi olanların kadın olduğunu, trans bir kadına, trans kadınların “biyolojik erkek” olduğunu ima eden “Erkek olduğun zamanı biliyorum,” şeklinde söylemde bulunulmuştur. Trans bir kadın yönetmenin filminin festival programından çıkarılması talep edilmiştir.

Başörtülü bir adayı pozisyon için kalifiye olmasına rağmen başörtüsü sebebiyle iş ortamına uyum sağlayamayacağını iddia ederek iş görüşmesi aşamasına dahi gelmeden elenmiştir. Sırf erkek alanları değiştirmek için kapsayıcılık ilkesine dayanarak oluşturduklarını iddia ettikleri Cendır Beşlisi’ne başörtülü bir karakter eklenmesi talebi, ‘bizi temsil etmiyor’ diyerek reddedilmiştir.

Beden ayıplama, örneğin, saç boyatan çalışanlara slut-shaming ve genel ahlakçılık yöneltmek, beden tüyleri gibi bir çok konuda aşağılama ve zorbalığı iş ortamındaki gündelik ve makul şakalaşmalarmış gibi sürdürmek, Filmmor’un ayrımcılık pratiklerindendir.

İş Ortamında İhlal Edilen İnsan Hakları ve Sistematik Şiddet:

Sistematik mobbing ve gaslighting, itibarsızlaştırma, yalnızlaştırma, taciz, emek sömürüsü, çalışanlara ait en temel hakların ihlali, Filmmor’un adeta çalışma, iş yaptırma biçimi haline gelmiştir. Öyle olmadığı ve var olanların da kötü yönetilmesine rağmen kısıtlı kaynaklara sahip olunduğu bahane edilerek iş yaşamına ait en temel hak ve gereksinimler hiçe sayılmaktadır. İş tanımları, başvuran kişinin deneyimi ve çalışma alanı gözetilmeden, tamamen keyfi bir atamayla yapılmakta ve işe alınan kişi hiçbir oryantasyon sürecinden geçmeden, işleyişe dair bilgilendirilmeden ve hatta bunları “düzeltmesi” gerektiği empoze edilerek çalıştırılır. Mesai gün ve saatlerinin belirli olmaması, bunlarla ilgili esnekliğin koordinasyon ekibinin takdirinde olması, çok kısa süre kalmış deadlineların sistematik geç bildirimi ve bu yüzden mobbing, gaslighting ve şiddetin iş yetiştirme kaygısı yüklenerek ve bunların arkasına gizlenerek her çalışana veya gönüllüye yansıtılması söz konusudur. Gece 11, 12, sabaha karşı saatlerde çalışanlarına mesaj ve e-mail göndermek, herhangi bir konuşma sürmüyorken “Uyudun mu?”“Beni seviyor musun?” gibi mesajlar göndermek, yanıt almakta ısrarcılık, buna benzer davranışlarla beraber, çalışanların özel hayatına ve çalışma biçimine dair bilgileri izinleri alınmadan üçüncü taraflarla, çeşitli irtibatlarda paylaşmak, dedikodu yapmak, iftirada bulunmak, çalışanların özel durumlarını onlara karşı kullanmak, çalışma ortamında çalışma arkadaşları veya iş yapılan kimseler ile çalışan arasında güvensizlik yaratacak şekilde çalışanın yetkinliğini ve emeğini azımsayan ve görünmez kılan söylemlerde bulunmak da Filmmor’da gerçekleşmiştir.

Yukarıdaki bilgilerin ışığında, Filmmor’daki dikey ayrımcılık ve şiddet örüntüsü barındıran iş ortamında çalıştırılan ve devamlı olarak çeşitli yollarla itibarsızlaştırılan ve hukuki destek alan kişiler olarak Filmmor’da deneyimlediğimiz süreci kamuoyu ile paylaşıyoruz. Elimizdeki tüm ispat araçları ve tanıklıklarla hukuki yollara başvurma hakkımızın saklı olduğunu belirtmek isteriz.

Bu vesileyle, Filmmor başta olmak üzere tüm kurumları, Türkiye’deki feminist ve LGBTİ+ hareketi kişisel çıkarlar uğruna istismar etme, hem kurumsal hem kişisel kulis yoluyla zarar verme eylemlerine son vermeye davet ediyoruz. Bunun yanında, Türkiye’deki kadın+ların yaşadığı cinsiyet, yönelim, etnisite, yaş, sınıf kaynaklı zorlukları sebep göstererek kişileri “dayanışma” adı altında işe aldıktan sonra aynı zorlukları araçsallaştırarak onları ayrımcılığa ve şiddete maruz bırakmaya son vermelerini; her tür sömürüye (emek sömürüsü, kimlik sömürüsü, duygusal sömürü) ve sistematik şiddete son vermelerini talep ediyoruz.

Türkiye’de giderek daraltılan sivil toplum, medya ve film alanlarında hak temelli değerlerin bilhassa finansal ve politik yollarla suistimal edilerek kişisel çıkarlara hizmet etmek uğruna kullanılmasını endişe ve öfkeyle izliyoruz. Filmmor çalışanlarının ve tüm emekçi kadın+ ve LGBTİ+ların; patronların tüm yalnızlaştırma çabalarına rağmen birbirleriyle iletişim halinde olduğunun ve dayanıştığının; kişilerin maruz bırakıldığı şiddetin hiçbir şekilde kişisel olmadığının, bunun bir örüntü ve politik mesele olduğunun kavranmasını talep ediyoruz. Feminist ve LGBTİ+ hareketi içindeki herkesi, kendi imtiyazlarını sorgulamaya, hareket içindeki ve dışındaki şiddet örüntüsüne son vermek adına yapılan ifşaları dikkate almaya davet ediyoruz. Whistleblowing (bilgi uçurma) kapsamında yaptığımız bu açıklamaların tekrar itibarsızlaştırılmamıza ve ikincil mağduriyetlere uğramamıza sebep olmaması adına, hayatta kalanın unutulma hakkını da kullanarak isimlerimizin yalnızca baş harflerini paylaşıyor, buna ayrıca saygı gösterilmesini bekliyoruz. Feminist ve LGBTİ+ hareket içindeki dikey, şiddet içeren ve hiyerarşik yapılanmaların patriyarkaya karşı olan mücadelemize ciddi hasar verdiğini düşünüyoruz ve kesişimsel, kapsayıcı feminizmin Türkiye’de birtakım ayrıcalıklı ve ayrımcı kişi ve kurumlara rağmen giderek yayılarak ve güçlenerek devam edeceğine de inancımız tam.

2016-2020 arası Filmmor’da emek verenlerden:

C.K. • E.T. • E.K. • F.O. • G.D. • İ.A. • M.K. • N.K. • Ö.K. • Ö.T. • S.H. • R.D. • V.B.