Galeri 77, 1 Nisan – 2 Mayıs 2021 tarihleri arasında Mehmet Resul Kaçar’ın “Güllerin Ovası” isimli İstanbul’daki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
İsmini Diyarbakır’ın Ergani ilçesinde bulunan Demo Köyü’ndeki Güllerin Ovası bölgesinden alan seçkide sanatçının resimleri dışında bir de video çalışması bulunuyor. Yapıtlarında doğup büyüdüğü coğrafyayı konu alan sanatçı, “Güllerin Ovası” sergisinde, bir tarafta doğa manzaralarını kendine has bir plastik dille aktarırken diğer tarafta insanların hayvanlara uyguladığı istismar ve şiddet arasındaki ilişkiyi irdeliyor.
Kaçar’ın resimleri geleneksel doğa tasvirlerinin ötesine geçerken kullandığı başak sarısı fon sanatçının özgün üslubu hakkında birtakım ipuçları barındırır. Öncelikle resimlerin manzara karşısında ölçüle biçile yapılmadığı kolayca fark edilir. Bu hayali manzaralardaki derinlik hissi, aynı rengin farklı ton uygulamalarıyla ve/veya mat-parlak doku tezatlıklarıyla verilidir. Böylece rasyonel bir çizgisellikten çok, renksel bir duyumsama öne çıkar. Rengin resmin konusuna dönüştüğü modern sanatlarda sarıyı en etkili kullanan sanatçıların başında hiç şüphesiz Van Gogh gelir. Emile Bernard’a yazdığı bir mektupta sarıyı “aşkın yüceliğini en belirgin şekilde anlatan” renk olarak tanımlar. Benzer bir şekilde Kaçar’ın sarı kullanımı doğanın yüceliğine ve sonsuzluğa açılma potansiyeli taşır. Özgünlüğü ise sarı rengin memleket özleminin ifadesine bürünerek coğrafi bir nitelik kazanmasında saklıdır.
Uçsuz bucaksız ovalar, bozkır ve dağlarda otlayan hayvanlar İstanbul’un keşmekeşinde yaşayanlar için huzur ve dinginliği simgeler. Halbuki Güney Doğu Anadolu’nun coğrafyası ve iklimi, tarihi ve talihi kadar sert ve şiddetlidir. Bu şiddet sarmalı içinde Kaçar’ın asıl meselesi insanların zevk için hayvanlara uyguladığı zulümdür. Sanatçının insan-hayvan ilişkileri hakkındaki çocukluk anıları, aile ve çevresindekilerin tanıklıkları evrensel bir boyuta açılarak şiddet mefhumunun insan doğasındaki yerinin sorgulanmasını sağlar. Böylece Kaçar, horoz ve köpek dövüşleri, spor adı altında avlanma, Safari turları gibi doğayı ve hayvanları nesneleştiren her türlü insan faaliyetinin arkasında yatan dışlayıcı ve yıkıcı bilinci eleştirir. Bunu yaparken resimlerinin konusuna ve nesnesine dönüşür. Bazen gömleği, kravatı ve kırmızı ceketiyle hayvanları dışarıdan inceleyen bir gözlemci veya onlarla aynı masada oturan bir arabulucu; bazen de köpekler tarafından kovalanan bir karakter olarak karşımıza çıkar.
Kaçar’ın resimlerinde şiddetin apaçık ifşasının aynı zamanda hem coğrafya hem de insanlıkla ilişkilendirilmesi felsefi, tarihsel ve siyasi sorgulamalara kapı aralar. Sanatçı, insanın doğa ve hayvanlarla kurduğu şiddetli geçimsizlik durumu söz konusu olduğunda, bizleri bir çeşit vicdan muhasebesine davet eder.
Sanatseverlerin ismini Mamut Art Project 2019 edisyonundan hatırlayacağı ve galerinin yeni temsil etmeye başladığı genç sanatçı Mehmet Resul Kaçar, resimlerinde geçmişten günümüze dünyamızdaki olumsuz değişimi doğa ve hayvanlar ekseninden anlatıyor. Eserlerin dikkat çeken noktası fondaki standart temanın (başak tarlası) üzerindeki figürlerin ve rollerin değişkenliği oluyor. Sert bir coğrafyada, bu şiddetli-kurak alanda, doğa, insan ve hayvan çatışmasını gösteren resimleri insanın aklına iktidarla boğuşan ve yer yer kendisi de iktidar olan figürleri getiriyor.