Galeri 77, 12 Şubat – 14 Mart 2021 tarihleri arasında Berkay Buğdan’ın “Kül” isimli, galeri bünyesinde gerçekleştirdiği ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sanatçı, tümü 2020 yılında üretilmiş eserlerden oluşan bu yeni serisiyle; entropi, kaos, oluşum ve kaçınılmazlık gibi konuları ele alırken, nihailiğe medeniyet ölçeğinden ziyade daha bireysel, daha samimi bir bakış açısı kazandırmaya ve bir bilincin rüzgârda uçup gittiği tam o ana odaklanmaya çalışıyor.
Berkay Buğdan, Galeri 77’deki güncel sergisi “Kül”’de entropi, başkalaşım ve her şeyin değişim ve zamanın gücü karşısında çözülmeye uğrayacağını ifade eden termodinamiğin ikinci kanunu gibi fikirleri ele alıyor. Sanatçı, yarattığımız şeylerin zamana dayalı sınırlamasının yanı sıra varoluşumuzun nihailiğini de ortaya koyuyor.
Eserleri; makinelerimizin, binalarımızın, eserlerimizin ve sanat eserlerimizin sonsuza kadar sürmediğini vurguluyor. Sanatçı aynı zamanda organik ve inorganik yaşamın nihailiğinin tüm bunları daha samimi ve değerli kıldığının altını çiziyor. Gerçekten de ölüm ve çürüme olmadan yeni yaratı da olmaz. Daimî değişim ve başkalaşım olmadan, ilerleme ve gelişim de olmaz. Yaşam döngüsünü işte bu güçler döndürür, tıpkı salt bir yaratıcılık makinesi gibi dünyadaki tüm yaşamı besleyen ve işleyen enerjiyi üretir.
Her şeyin sınırlılığı ve nihailiği, serginin kavramsal çerçevesinin özünü oluşturmakta. Entropi ve daimî değişim dünyayı şekillendirirken, kaos ana karakter haline gelir ve her şeyin ve herkesin nihai olarak çözülmesi bunun kaçınılmaz sonucudur. Tıpkı plastik, beton ve organik malzemeler gibi her şeyin bir son kullanma tarihi vardır, bundan sonra malzeme sağlamlığını, rengini ve şeklini kaybederek nihayet en temel unsurlarının sergilenmesiyle varlığı son bulur.
Berkay Buğdan’ın sergisinde, insan uygarlığının kırılganlığı ve bunun zihnimiz ve bilincimiz üzerindeki etkisi, tuval üzerine çok sayıda kömür çizimiyle çevrelenmiş tek bir merkezi heykel ile ortaya çıkıyor. Sanatçının eserlerini yaratmak için işlenmemiş kömür kullanması yalnızca biçimsel bir anlam taşımıyor. Kömür, yıllar öncesinden kalma bir botanik çürüme sürecinin sonucu olduğu için sanatçı, çizimleri oluştururken tarihi elinde tutuyor. Başkalaşımın bir temsili olarak kömürün Buğdan için özel bir anlamı var. Kömür onun için basit bir çizim aracından daha fazlası. Nihailiğin, değişimin ve başkalaşımın tezahürü.
Berkay Buğdan “Kül” isimli bu sergisiyle bir nevi sonlanma ve başkalaşımın sembolü sayılabilecek işlenmemiş kömürle hem her sonun aslında yeni bir başlangıç olabileceğine dair kavramsal bir çerçeve sunarken hem de deneysel bir çalışma yürüterek bizlere bu malzemeyle sanat adına daha neler yapılabileceğine dair yepyeni ufukların kapılarını aralıyor. Uzun ve meşakkatli araştırmalar sonucu kömür gibi kırılgan, ufalanıp yok olması beklenen bir malzemeden serginin merkezinde yer alan sert ve dayanıklı bir heykel üreten sanatçı, bu figürü çevreleyerek sergi geneline yayılan tuval işlerinde de yine aynı temel malzemeyi kullanarak, bizleri figürün uçup giden düşünceleri ile belli belirsiz hatıraları arasında muhteşem bir imgeler yolculuğuna çıkarıyor.