Galerist, 11 Kasım – 11 Aralık 2021 tarihleri arasında TUNCA’nın iki buçuk yıla yayılan bir araştırma ve diyalog sürecinin ürünü olan, “Bedbahtlıklar ve Yeni Hazlar” başlıklı, sanatçının galerideki ikinci kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Serra Yentürk küratörlüğünde hazırlanan ve başlığını Cravan’ın otobiyografik metninden alan sergi, sanatçının sahaf veya mezatlardan topladığı efemeralar üzerinden tarihi mekân, olay ve kişilerin izini süren pratiğine yeni bir sayfa ekliyor. Yıllar önce düzenlenen bir mezatta sanatçının karşısına çıkan ve 1910’lı yıllarda Georg Gerlach’ın Berlin’deki stüdyosunda çekildiği anlaşılan, fakat İstanbul’a nasıl ulaştığı bilinmeyen 6 fotoğrafta görülen boksör figürü, serginin çıkış noktasını oluşturuyor.
Sabri Mahir adlı bu boksörün fotoğraflarını, uzun yıllardır ana malzemesi olan füzenle kağıt üzerinde büyük ebatlı olarak yeniden üreten sanatçı, izleyicileri bu enigmatik figürü keşfetmeye davet ediyor. Orijinalleri birer hatıra kartpostalı olarak üretilmiş olan, dolayısıyla belgelediği kişinin tarihsel bir önem ifade ettiğini (ya da etmeye niyetlendiğini) düşündüren bu fotoğraflar, Mahir’in öyküsünü aydınlatmakta yetersiz kalıyor. Nitekim, tarih yazmaya duyulan doyumsuz arzuyla öne sürülen ve zaman içerisinde doğru kabul edilmeye başlanan çeşitli bilgiyle, bir mitosun ana kahramanına dönüşen Sabri Mahir, gerçeklikten saptırılmış bir popüler kültür anlatısına hapsoluyor.
Bu noktada Sabri Mahir’den bir kaç yıl önce doğan, benzer bir mizaca sahip olduğu anlaşılan ve tıpkı Mahir gibi ölümüne dair detaylar meçhul olan boksör-şair Arthur Cravan, sergide Mahir’in karakterini tamamlayıcı ve tanımlayıcı bir role bürünüyor. Dönemin sanat ve edebiyat çevrelerinde ayrıksı karakteri ve kışkırtıcı tavırlarıyla nam salan Cravan’ın şiirlerinden alıntıların sergideki portrelerle yan yana getirilmesiyle, iki şahsiyetin sınırları erimeye ve birbirine karışmaya başlıyor. Bu kasti manipülasyon bakımından sergide en dikkat çekici işlerden biri, girişe yerleştirilen WANTED (ARANIYOR) afişi. TUNCA, esasen Cravan’a ilişkin tarihsel bir belge olan posteri Mahir’in öyküsüne uyarlayarak hâlihazırda rivayetler üzerine kurulu bu hikayeye bir eklemede daha bulunuyor.
Mahir ve Cravan’ın öykülerini birbirine yaklaştıran çok yönlü kimlik teması, Ferruccio Bussoni’nin bestesine yer veren Latif Maharet adlı video çalışmasıyla bir kez daha pekiştiriliyor. Bu kez karşımıza bir boksör olarak çıkan TUNCA, serginin araştırma sürecinde Mahir ve Cravan’ın hayatlarına dair edinilen gerçek ya da spekülatif bilumum bilgiyi performatif bir eyleme dökerek, tarihsel ağırlığından kurtarıyor.