Kale Tasarım ve Sanat Merkezi, 26 Nisan’dan itibaren “Atığın İhtimalleri: Biçim ve Süreç” başlıklı çevrimiçi sergiye ev sahipliği yapıyor. Sergiye, Çanakkale Seramik, Kalebodur ve Kalekim proje partneri olarak destek veriyor.
Kürasyon ve proje yönetimini Yonca Keremoğlu ve Rana Kelleci’nin üstlendiği “Atığın İhtimalleri: Biçim ve Süreç” adlı seçki, atığı sanatsal ifade için bir çıkış noktası, araç ve materyal olarak kullanan altı sanatçının dördü sergi kapsamında yeni üretilmiş olan altı yapıtını bir araya getiriyor.
Son yüzyılın üretim ve tüketim anlayışına farklı bir perspektiften bakan sergi, içinde bulunduğumuz bu ekolojik krizin insanlık için yeni anlayışlar geliştirmesi gerektiğini savunuyor. Bu anlayışla gelişen döngüsellik kavramı da ekonomik ve sosyal faaliyetler açısından büyük önem taşıyor.
Sergi, arşiv niteliğinde bir yayın olarak tasarlandı. Dördü yeni üretilmiş toplam altı eserin fotoğrafik belgeleri sanatçıların yapıtlarının arka planını anlattıkları yazılı röportajlar ve atölyelerinde gerçekleştirilen video röportajlar üzerinden konuya yeni perspektifler sunuyor. Proje atık ve atık kavramının Türkiye’deki güncel sanat üretiminde nasıl ele alındığına dair bir kesit olarak her yerden erişime açık bir kaynak olma özelliği taşıyor.
Sürdürülebilir bir ekonomi ve daha yaşanabilir bir dünya için bir malzemenin atık haline gelmeden tekrar üretim ve tüketim döngüsüne katılabilmesine dikkat çeken sergi, bu alana kendini adamış altı sanatçının altı eseriyle hayat buluyor. Atık ve atık kavramının olanaklarını gözler önüne seren bu seçki iki ana hat üzerinden ilerliyor: Biçim ve Süreç.
Birinci hat: Biçim
İçinde bulunduğumuz ekolojik krizin ve bununla bağlantılı olarak atık probleminin günlük rutinlerde, kent yaşamında ve küresel ölçekte nasıl biçimler aldığını takip ediyor; bir anlamda sorunu tanımlama ve sorunun dilini deşifre etmeye yönelik eleştirel bir izlek açıyor.
Abdulvahap Uzunbay’ın “Kağıt Tuğlalar” adlı yapıtı artan kentleşme ile ekolojik kriz arasındaki ilişkiye dair sorgulama alanları açarken, yeni parçalarla yeni bir bütünü hayal etmek için de bir çıkış noktası oluşturuyor.
Uluç Ali Kılıç “Işık Rafinerisi” adlı yapıtında İngiltere’deki bir petrol rafinerisinin uydudan çekilmiş görüntüsünü pet şişe atıklarıyla yapılmış bir vitraya dönüştürüyor. Hammaddesi bu gibi rafinerilerden elde edilen pet şişelerle oluşturulmuş bu uydu görüntüsü, Kılıç’ın da belirttiği gibi aslında çağımızın bir peyzajı.
Pınar Akkurt’un bu sergi fikri ile ilişkili olarak ürettiği, halihazırda üç nesneden oluşan ve süreç içinde geliştirerek devam ettirmeyi planladığı “Hipernesne Araştırmaları” adlı serisi çevre filozofu Timothy Morton’un insanın idrakinin dışında kalan, küresel ısınma, ekolojik kriz gibi kavramları ifade etmek için ortaya attığı hipernesne kavramını araştırıyor.
İkinci hat: Süreç
Seçkinin ikinci ana hattını oluşturan süreç, sürecin kendisini ön plana alan üç yapıtı bir araya getiriyor. Bu yapıtlarda sürecin izlerinin okunabildiği gibi, yapıtın kendisini bir süreç olarak değerlendiriyor. Sonuç odaklı bir yaklaşımın karşısında konumlanan bu performatif yaklaşım kişisel deneyimi ve rastlantısallığı önceliyor.
Berna Dolmacı sergiye yanıt olarak ürettiği “İnziva” adlı yapıtını, büyümüş olduğu Eski Foça’da küçükken keşfettiği sahillerden birinde belli periyotlarla konaklayarak gerçekleştiriyor. “Doğada atık yok, dönüşüm var” diyen sanatçının doğaya içkin olan dönüşüm, döngüsellik ve devamlılığın kutlandığı bu performatif çalışmasına kısa bir metin eşlik ediyor.
Aslı Smith bu sergiye özel olarak ürettiği “Solar 02” adlı yapıtında mutfağındaki yiyecek artıklarından ürettiği boyalar ile boyadığı kağıtlardan soyut bir resim dokuyor. Bu emek yoğun ve meditatif sürecin sonunda ortaya çıkan çalışma sanatçının güneşle ve dünyayla kurduğu içsel bağdan izler taşıyor, ev içi gündelik rutinlerimizi ve bedensel döngülerimizi küresel ve gezegensel döngülerle birlikte ele alıyor.
Ali Kanal’ın bu sergi için ürettiği “Alamet-i Sümer” adlı yapıtı, İzmir’deki Sümerbank fabrikasının yıkıntıları ve çevresindeki mahallede geçirdiği süreçte şekilleniyor. Sanatçının bir bez üzerine fabrika duvarından aldığı iz ve alandan topladığı nesneleri bir araya getirerek oluşturduğu yapıt, verilen işlevini yitirmiş olanın yeni anlamlar yaratmak için sunabileceği zenginliğe dair de bir içgörü sunuyor.