KRANK Art Gallery, 5 Şubat – 13 Mart 2021 tarihleri arasında Seda Boy’un “Beyaz Körlük” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor.
“Beyaz Körlük” sergisinde kör olma durumuna farklı bir bakış açısıyla yaklaşan Seda Boy, çalışmalarında, günlük akışta kendimize odaklı yaşarken, bakmadığımız şeylere bakıp onları görünür hâle getirmek istiyor. Sanatçının karışık teknik ile ürettiği toplam 17 parçadan oluşan enstalasyonunda, soyutlanmış göz formları ve fotoğraflar yer alıyor.
Jose Saramago’nun “Körlük” adlı romanı sanatçı Seda Boy’a “Beyaz Körlük” sergisinde, kör olma durumuna farklı bir bakış açısıyla yaklaşmasında yol gösterici olmuş. José Saramago bu romanında körlüğü, hem bireysel bir talihsizlik hem de sosyal bir felaketin metaforu olarak kullanır. Yalnızca toplumsal çürümenin değil, en çaresiz anda yeni bir etiğin ortaya çıkışının büyüleyici bir öyküsünü yazmıştır. Saramago’nun hikâyesinde bugün yaşadığımız dünyanın geldiği noktanın sebebini tarif eden şey, bireylerin ve dolayısıyla toplumun kör oluşudur. Kaostan çıkış ve yeniden özgürleşme, bireylerin gözlerini açmasıyla başlar. Seda Boy, çalışmalarında, günlük akışta kendimize odaklı yaşarken, bakmadığımız şeylere bakıp onları görünür hâle getirmek istemiştir.
Seda Boy’un enstalasyonlarında anatomik bütünlüğüne en yakın formlarda soyutlanmış olan gözlerin mercek etkisinden faydalanarak, sanatçının fotoğraflarına yakından bakma olanağı buluruz. Saramago’nun kahramanlarında da gördüğümüz gibi insan her koşulda sığınağı olan evine ulaşmak ve kendini dışarıdan izole etmek arzusundadır. Seda Boy’un fotoğraflarında, mekanı dışarıyla ilişkilendiren, şeylere yaklaştırıp uzaklaştıran kimi zaman da şeylerden koruyan pencereler sıkça yer alır. Pencereye sırtını dönen bedenler, ulaşılmaz olduğu halde demirlenmiş olan pencereler, terkedilmiş mekan ya da yalnızlaşan insanın yok oluşunu anlatırlar izleyiciye. Bir başka fotoğrafta günlük karmaşada bir şeylere yetişmeye çalışan ve bu koşuşturmacada kendine kapanıp, çevresinden kopan insan kalabalığını görürüz. Geldikleri ve gittikleri yer belirsizdir ve bunun tedirginliği bize yansır.
Jose Saramago’nun ifadesiyle “Bizim kendi ölçeğimizde gerçekleştirebileceğimiz tek mucize yaşamayı sürdürmektir. Kırılgan yaşamımızı tüm kırılganlığı ile korumaktır. Yaşamın kendisi de bir kör gibi ne yöne gideceğini belki bilmiyordur, bize aklını bağışladıktan sonra kendini bizim ellerimize teslim etmiştir.”. Yaşamın devamlılığı için mücadele gerekir ve mücadele de bakıp görmekle başlar. Sanatçının gözü, dünyayı görür. Dünyada tablo olmak için eksik olanı, tabloda kendisi olmak için eksik olanı, palette tablonun beklediği rengi ve bitirildiğinde, bütün bu eksikliklere yanıt veren tabloyu görür. Durmadan değişen doğanın işaretlerini okuma becerisi ile sanat, hayal gücünün iktidarını hatırlatarak, kapatıldığımız göstergeler imparatorluğunda bu illüzyondan kurtulmak için bir fırsat sunmaktadır bize.