kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Merdiven Art Space’de yeni sergi: “Bebeği Kundaklamak”

28 Şubat 2019

Merdiven Art Space, 28 Şubat – 13 Nisan 2019 tarihleri arasında, Türkiye güncel sanat sahnesinin öncü isimlerinden Gülsün Karamustafa’nın “Bebeği Kundaklamak” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor.

Videodan heykele, resimden enstalasyona uzanan geniş üretim pratiğiyle 40 yılı aşkın bir süredir yakın tarihin çarpıcı meselelerini masaya yatıran sanatçı, sergiyle aynı ismi taşıyan yerleştirmesini bu kez Merdiven Art Space’e özel olarak kurguluyor.

Çalışmalarında, kültürel kalıplar, toplumsal kodlar, kimlik mücadelesi, sınıf çatışması, göç, cinsiyet, siyasal istikrarsızlık gibi sosyopolik temaları irdeleyen Karamustafa; eleştirel dozu hassasiyetle ayarlanmış görsel ifadelere imza atıyor. Biçimsel üslubunu şekillendiren pop kültür, folklor ve otobiyografi temelli öğeler aracılığıyla 1970’lerden bu yana özgün ifade dilini yaratmış olan sanatçı, birey ve toplum nezdinde yara açmış duyarlılık alanlarına dokunuyor.

İlhamını, Gülsün Karamustafa’nın 1969 yılında, öğrencilik döneminde yaptığı Floransa seyahatinden alan “Bebeği Kundaklamak”; Filippo Brunelleschi tarafından tasarlanmış, eski bir yetimhane binası olan “Ospedale degli Innocenti” ziyaretiyle hayat buldu. Yapının dramatik hikâyesine eşlik eden Andrea Della Robbia imzalı duvar kabartmalarındaki kundaklanmış bebek tasvirleri, 15. yüzyıldan bu yana güncelliğini koruyan trajedilere atıfta bulunuyor. Çağlar boyu bitmek bilmeyen savaş dönemleri, büyük felaketler, göçler ve diasporalar nedeniyle yaşadıkları zamanın en büyük mağdurları olan çocukları merkezine alan “Bebeği Kundaklamak”, yardıma muhtaç olma hâlini yeniden yorumluyor.

Siyasal, ekonomik, toplumsal tüm krizlerin ardından hayatta kalma şansına sahip olmuş “masumların” kaderine ışık tutan Gülsün Karamustafa, siyah beyaz video görüntülerinde geçen sıradan bir yetimhane gününü tüm naifliğiyle mekâna taşıyor. Kayıpların bireysel ve dolaylı olarak da toplumsal düzlemde yol açtığı boşluğa dair çarpıcı bir analiz ortaya koyan “Bebeği Kundaklamak”, izleyiciyi saflığın temeline doğru bir yolculuğa davet ediyor.