Mixer, 22 Ekim – 26 Kasım 2022 tarihleri arasında ana galeri mekânında Uras Kızıl’ın küratörlüğünde ‘İmgelerin Yeni Grameri’ başlıklı sergiye ve proje odasında Merve Dündar’ın ‘Zihinde Bir Dalga’ başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
‘İmgelerin Yeni Grameri, sanatçılar Gülçin Aksoy, Chongha Peter Lee & Ozan Atalan, Yüksel Dal, Kıymet Daştan, Didem Erbaş, Gökçe Erhan, Ali Kazma, Murat Morova, Merve Ünsal’ın çalışmalarından oluşuyor. Adını Werner Herzog’un 1980 tarihli bir röportajından alan sergi, Herzog’un 2005 tarihli Grizzly Man belgeselinden ve yeni materyalizm düşüncesinin belirsizlik, rastlantısallık ve temsil-dışılık argümanlarından yola çıkıyor. Serginin ilk uğrak noktası olarak Grizzly Man belgeselini seçerek onunla asimetrik bir ilişkiye giriyor. Grizzly Man’in ana karakteri Timothy Treadwell’in doğada bulmayı umduğu uyumun aksine sergi, doğanın ve nesnelerin görsel imgelemini mutlak bir uyumda göstermeyi amaçlamıyor. Mevcut imgelerin verili ve insan-odaklı oluşlarıyla gerçekliği aktarmakta yetersiz kaldığı ve hakikatin kendisinden ziyade yalnızca tercümesini verdiği varsayımından hareketle, sergi, doğayı -güzellemeye içkin- dışsal bir temsile indirgemeyen, olasılıkları çoğaltan, antroposentrik olmayan “yeni” imgeleri arıyor.
Serginin kavramsal çerçevenisinin ikinci teorik katmanını yeni materyalizm düşüncesi oluşturuyor. On sanatçıdan oluşan sergi, farklı teknik, sergileme yöntemi, materyalite ve sanatçıların nesnelerle kurdukları ilişkisellik bakımından yapıtlararası bir okuma sunuyor. Her bir yapıt hem kendi içerisinde nesnenin failliğine dair söylemsel olanı tartışmaya açarken; hem de kendisiyle ilişkilenen bir başka çalışmanın yapıtlarasılığını mesele edinir. Ali Kazma’nın 2011 tarihli Yokluk adlı video çalışması, Merve Ünsal’ın İnsansız Hava Araçları İçin Birkaç Kelime, İkinci Versiyon adlı fotoğrafları ve Ya da Ufuk Çizgisi Bir Çatlaktan İbaret Olabilir Mi? isimli video çalışması ve Didem Erbaş’ın Kuşların Bakışının Altında adlı yerleştirmesi nesnelerin politik failliğini ve nesnelerarasılığı tartışmaya açarken, Kıymet Daştan’ın Unutma Taşı #14 adlı çalışması, Gökçe Erhan‘ın Kaybolmayan Renkler adlı yerleştirmesi ile Gülçin Aksoy’un Solitaj adlı işi nesnelerin hafızaya içkin hakikatine odaklanıyor. Yüksel Dal’ın Evre Uzayı serisi ve Murat Morova’nın İsimsiz adlı fotoğrafları dış dünyanın imgelemini temsilin ötesinde, imgelerin rastlantısallıkları üzerinden kurguluyor. Son olarak, serginin merkezine konumlanan duvarda yer alan Chongha Peter Lee & Ozan Atalan’ın ortak çalışması Antinomi, insan-merkezci düşünceyi ters-yüz ederek yeni ifade biçimlerini arıyor.
Sergi, yeni materyalist düşünceden hareketle nesneyi temsil edilmesi gereken, pasif, durağan bir madde olmanın ötesinde düşünüyor. Modernitenin oluşturduğu ikilikleri (doğa-kültür, kadın-erkek, canlı-cansız, zihin-beden, madde-ruh, organik-inorganik vb.) çokluklar şeklinde aşmanın, nesnenin aşırı temsilinin ve “nesneleştirilmesinin” önüne geçmenin izini sürer. Bu fikri de, nesnenin olasılıklarını çoğaltarak ve nesnelerin politik, kültürel, sosyolojik ve hafızaya içkin failliklerini tartışmaya açarak gerçekleştiriyor.
Merve Dündar’ın ‘Zihinde Bir Dalga’ başlıklı kişisel sergisi, ismini Ursula K. Le Guin’in “Zihinde Bir Dalga” isimli kitabından alıyor. Sergi, Merve Dündar’ın 2020-2021 yılları arasında üzerinde çalıştığı “anlam ağları” serisi ile kesişmeler içeren ve bu serinin devamı niteliğinde olan çalışmalarını izleyici ile buluşturuyor. Sergide, sanatçının tekrar eden jestlerle, hafızasındaki anılarının izini sürerek ürettiği “duyumsal kaynaklarının haritasını” oluşturduğu desenleri; duygu ifade eden kelimelerden oluşan kâğıt kolajları; toplumsal kodların katmanlarını araştırdığı baskıları ve mekana özgü müdahaleler içeren çalışması izleyici ile buluşuyor. “Anlam ağları” serisini oluşturan kafesler ise aynı sinir sistemimizi oluşturan nöronlar gibi karmaşık bir iletişim ağı ile sergi mekânına yayılıyor.
Sergi, dış dünya ile etkileşimimiz üzerinden zihnin sınırlarının ve anlam dünyalarının nasıl oluştuğuna, duygu ve davranışların nasıl şekillendiğine odaklanıyor. Çalışmalarında iç dünyanın dışarıyla ilişkisini merkeze alan sanatçı, kendi kişisel tarihinden yola çıkarak ortak duygu ve deneyimlere ulaşmaya çalışıyor. Sergi farklı form, doku ve ifade biçimleriyle bir yandan kişisel anılar üzerinden ilerlerken diğer yandan da toplumsal normların anlam dünyamıza etkileri üzerine düşünmeyi öneriyor.
Zihinde Bir Dalga sergisi, izleyiciyi “Zihnimizin sınırı nerede?”, “Bu sınırlar duygu ve davranışlarımızı nasıl şekillendiriyor?”, “Anlam dünyamız nasıl oluşuyor?”, “Kararlarımızı nasıl etkiliyor?”, “Dil, sözcükler bunun neresinde?” soruları eşliğinde bir deneyime davet ediyor.