Mixer, 18 Ocak – 23 Şubat 2019 tarihleri arasında on sanatçının işlerinin yer aldığı ‘Yeşil Küf’ isimli sergiye ev sahipliği yapıyor.
Sergide yer alacak sanatçılar: Berkay Bugdan, Bilal Yılmaz, Eda Aslan, Giuseppe lo Schiavo, Gökçe İrten, Horasan, Nergiz Yeşil, Sami Aslan, Sırma Doruk, Sinan Logie.
İzleyicinin bir araştırmacı konumunda keşfe çıktığı bu sergide, sanatçıların eserleri geçmişten bugüne ulaşan buluntu bir nesne gibi gün yüzüne çıkıyor.
Sanat tarihi yazımı ve değer biçme konusunun objektifliği üzerine süregelen tartışmalar hep var olmuştur. Bu durum arkeolojik bir buluntu için geçerli olduğu kadar bir sanat eseri için de geçerlidir. Yaşayan bir süreç olan tarih yazımı, manipülasyona oldukça açık bir konumdadır. Bu durum ise devamında ‘bir eserin ya da sanatçının değerli olduğuna kim karar veriyor?’ sorusunu doğurmaktadır. Serginin çıkış noktası da güncel araştırmalardan biri olan, Floransa’da bulunan Vecchio Sarayı’nın 500’ler Salonunun (Salone dei Cinquecento) duvarındaki Leonardo Da Vinci’ye ait olan 1505 yılında ankostik tekniği ile yaptığı fakat tamamlayamadığı “ Anghiari Savaşı” isimli eser. 1565’te Medici ailesi Vasari’ye Siena’nın fethine işaret eden “Marciano Savaşı”nı aynı salona resmetmesi için bir sipariş veriyor.
Vasari değer verdiği sanatçı Da Vinci’nin eserine zarar vermemek için eserin üzerine bir duvar örerek işi koruyor ve eserin üzerinde ‘arayan bulur’ (cerca trova) gibi bir mesaj bırakıyor.
Bugünlerde teknolojinin de yardımı ile duvarın arkasındaki esere ulaşmak mümkün. Bu araştırmaların yapıldığı dönemde en çok konuşulan konulardan biri hangisi diğer eserden değerli ve öne çıkarılmalı konusu.
Serginin ismine ilham veren ise Emre Zeytinoğlu’nun Sanatta Yeni Popülerleşme yazısında bahsi geçen ‘yeşil küf’ metaforu, Walter Benjamin’in Pasajlar kitabında geçen “Bronz bir yapıtın üstündeki yeşil küfün kimyasal çözümlemesi o yapıtın hakikiliğinin saptanmasına yardımcı olabilir.” Sergi ise hakiki olan eserin hangisi olduğunu sorguluyor, küfün altındaki mi yoksa küf ile birlikte var olan eser mi? İzleyicilere arkeolojik bir kazı deneyimi de yaşatacak sergi aynı zamanda onu bir araştırmacı konumuna sokarak, tarih yazma sürecinin bir parçası haline getiriyor.