Kültür için Alan tarafından desteklenen Monitor, Platon’un Mağarasından Kaçış başlığını taşıyan 2019’un ilk sergisinde, 3 – 24 Mayıs 2019 tarihleri arasında Burak Delier ve Avi Krispin’i Originn‘de ağırlıyor.
Sergi, kapitalist üretim sürecinde, bütünde işleyen sistemin parçasına dönüşerek kaybolan bireye odaklanıyor.
“’Kişi’ (person) sözcüğünün ilk anlamının ‘maske’ olması büyük olasılıkla basit bir tarihsel rastlantı değildir. Daha ziyade herkesin her zaman ve her yerde, az çok farkında olarak belli bir rolü oynadığı gerçeğinin kabulüdür bu. … Biz birbirimizi bu roller içinde tanırız; bu rollerde kendimizi tanırız.”
Yansıtan tek bir yüzeyin varlığının, hareketlerin seyrini belirlediği varsayıldığında, bedeninden çıkan emarelerin izleyicisine dönüşen kişinin kendiyle baş başa kalma olasılığından bahsetmek mümkün müdür? Benlik, görebilecek hiçbir göz, yansıyacak tek bir yüzey olmadığında karşılaştığımız mı, yoksa yansıyana karşı yansıyanla birlikte geliştirdiğimiz ayakta kalma biçimi midir?
Çalışmalarını ve yaşamını Amsterdam’da sürdüren İsrail doğumlu sanatçı Avi Krispin’in, There Was a Time When Men Died for Honor isimli videosunda, gecenin geç saatlerinden gün doğumuna dek sürdüğü aracıyla, terk edilmiş bir deponun önünde durup, az sonra bürüneceği rolüyle tutarlı olma adına hazırlık yapan birini izleriz. Dövüş kulübü görünümündeki bu bir araya geliş, gruba dahil olanlar için terapi niteliğindedir. Sosyal statü ve iktidar minvalinde biçimlenmiş toplumsal rollerin gerekliliklerini, buradaki dışavurum tekniğiyle yerine getiren bir grup erkek, öz olduğunu varsaydıkları benliklerine, performans süresince sahip olurlar. Gruptakilerin performans sonucu ulaştıkları öfori hâlini uzaktan izleyen yeni üye ise, henüz vitrinin arkasında durmaktadır.
Yaşamını ve çalışmalarını İstanbul’da sürdüren Burak Delier’in Songs of the Possessed ismini taşıyan videosunda, işyerindeki ilişkilerin yönetiminde kullanılan bir eğitim yönteminden sahne izleriz. Çalışma alanındaki ilişkileri yönetmenin, burada ortaya koyulan üretimden önemli hale geldiğini belirten sanatçının işinde, tepkileri anlık değişen beyaz yakalı çalışanlar, nihai amaca hizmet ettiklerinin farkında olmaksızın, kendileri için geliştirdikleri en doğru stratejiyi uygulamaya alırlar. Çalışanların büründükleri karakterler kimi zaman birbirine düşmanca tavır sergilese de iki tarafın da fayda göreceği konularda anlaşma sağlanabilir. Erving Goffman, bu durumu, karakter dışı iletişimde danışıklık türü olarak ifade eder.