Pi Artworks Istanbul, 6 Eylül – 2 Kasım 2019 tarihleri arasında sanatçı İz Öztat’ın özne ve iktidar ilişkisini ele aldığı Askıda isimli sergiye ev sahipliği yapıyor.
Askıda sergisinde sanatçı, kamusal alandaki eylemliliğin engellendiği, başka bir deyişle askıya alındığı güncel bağlamı özne ve iktidar ilişkisi ekseninde tartışmaya sunuyor.
İz Öztat’ın pratiği, araştırdığı konuların belirlediği farklı mecralara yayılıyor. Üzerinde çalıştığı konular arasında bastırılmış geçmişin bugüne musallat oluşu, yitirilenin izini sürme ve resmi anlatıların kurmacanın olanaklarıyla müzakeresi bulunuyor. 2010 yılından bu yana bir “hayalet ve öteki ben olarak kendisine görünen” Zişan (1894 -1970) ile iş birliği içinde çalışan sanatçının pratiğinde, kolektif süreçler de önemli bir yer tutuyor.
Sergiye adını veren Askıda adlı video, İz Öztat ve Ann Antidote iş birliğinde üretilen, bir askıya alınma sahnesine yer veriyor. Öztat, kamusal alandaki ifade özgürlüğünün askıya alınması ile deneyimlediği iradesiz bir beden olma halini, bizzat kendi performansı üzerinden araştırıyor. Rızaya dayalı bir sözleşme ile müzakere edilen sahnede, gündelik hayatta deneyimlenen iktidar ilişkileri sorgulanıyor. İtaat edenin bedeni, hükmeden tarafından kundak ve kefeni çağrıştıran beyaz bir parşömene sarılarak bağlanıyor ve askıya alınıyor.
İplerden fetus pozisyonunda sarkan bedenin görüntüsü ile ilişkilenen Taşınabilir Zindan: Meyilli adlı heykel, üç ayaklı askıdan sarkan yatay borularla iktidarını yitirmekte olan bir yapıyı çağrıştırıyor. Eşik adlı yapıtında ise sanatçı, İstanbul sokaklarında sık karşılaşılan ve kamusal alandaki hareketi engelleyen güvenlik bariyerlerinin içini boşaltıyor.
Sanatçının, yaşanan gerçeklikliğin yüküyle baş etmenin imkansız olduğunu hissettiği dönemde geometrik soyutlamaya sığınarak oluşturduğu ifade dili, 2016’da Heidelberger Kunstverein’da gerçekleştirdiği Sonra adlı işini takiben bu sergide tekrar ele alınıyor. İçlerinde siyah kare barındıran kırmızı üçgenler galerinin duvarlarına yayılıyor. Bu yüzeyde yer alan işler, söylenemeyenlerin yerine geçen kodlanmış dili anlamlandıracak çağrışımları davet ederken; Zişan’ın 1923 yılında yaptığı Felaket adlı siyah kare yas tutmaya izin vermeyen bir ortamda yaşanan kayıpların yükünü taşıyor. İz Öztat’ın sergideki diğer işleri de bu bağlamda kayıp duygusunu arzu, acı ve hazla dönüştürmeye çalışıyor.