kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

PİLEVNELİ’de iki yeni kişisel sergi

27 Nisan 2022

PİLEVNELİ, 19 Nisan – 28 Mayıs 2022 tarihleri arasında Esra Gülmen’in “Don’t Play with My Emotions” başlıklı Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ve Tarık Töre’nin “Caspar David Friedrich Nietzsche Guevara” başlıklı kişisel sergisine PİLEVNELİ Dolapdere’de ev sahipliği yapıyor.

Türkçe’de “Duygularımla Oynama” anlamına gelen sergi başlığı, Esra Gülmen’in insandan, insan psikolojisinden ve problemlerden esinlenmesinin kanıtı niteliğinde. Sanatçı, sokaklar, posterler, sosyal medya, sohbetler, müzik, şarkı sözleri, filmler ve kitaplar gibi güncel hayatın ve popüler kültürün tüm aparatlarını inceliyor, onlardan faydalanıyor, ilham alıyor ve eserlerinde konu ediyor. İnsanların etrafına bıraktığı işaret olan imgeler üzerinden sorular soruyor. Genellikle bir kavramı veya duyguyu inceleyerek sorularına başlayan sanatçı, bu kavramla “oynayarak” ve onu anlamaya çalışarak eserlerini yaratıyor.

Sanatçının gelenekselin dışında farklı mecra ve tekniklerden de yararlandığı “Don’t Play with My Emotions” sergisi, Gülmen’in kendi duygularıyla “oynadığı” ve ziyaretçiye de oyun alanı sunduğu bir mekan yaratıyor. Esra Gülmen alışılmışın dışında ve gündelik hayata ait objeleri ve müzik enstrümanlarını da tuval yüzeyi gibi değerlendiriyor. Hem mecrayla hem de kavramlarla oyun oynuyor; çalışmayı seçtiği yüzey alanı, eserin anlamını ve sorguladığı kavramı/duyguyu destekliyor. Gülmen böylelikle inşa ettiği geçici, uçucu kurguda ziyaretçiyi gündelik duyguları, alışkanlıkları, sevme ve sevilme biçimleri üzerine düşünmeye davet ediyor.

Sanatçı olarak yazma ve çizmenin tanımını genişletmek isterken erken yirminci yüzyıl kaligramlarını hatırlatan Esra Gülmen, yirmi birinci yüzyılın gerçekliği üzerine eğiliyor. Yeri geliyor popüler kültürdeki en tanıdık söylemleri kişiselleştiriyor yeri geliyor kendi kişisel cümlesini anonimleştiriyor. Bu uğurda malzemede sınır tanımıyor. Çünkü Gülmen’e göre bir sergi yapmak, süreci ve sonuçlarıyla, nereden geldiğimiz üzerine düşünmenin yeri, zamanı ve mekânı.

Yaşadığı çağın hafızasını ifade etmeyi amaçlayan Tarık Töre, kendi görsel dünyasına has imgeleri gerçek üstü kompozisyonlarda bir araya getiriyor. Tarık Töre, yeni dünya düzeni içerisinde insanı ve hayat içerisindeki yolculuğunu parçalar, bölümler altında değerlendiriyor. Sanatçıya göre bu yolculuk bir akış içerisinde değil fakat birbirinden ayrı bölümlerden oluşuyor. Bu bölünmüş görüntüleri sanatçı, kendi içinde sınırlandırılmış bölümler olarak nitelendiriyor.

Serginin başlığı üç ayrı “ikonun”, yani tarihten üç ayrı bölümün birbirine geçmiş halini temsil ediyor: Alman romantik ressam Caspar David Friedrich, filozof Friedrich Nietzche ve aktivist, savaşçı politik figür Che Guevara. Friedrich insanın romantik yönünü ve duygularını, Nietzche aklı, Che ise eylemi temsil ediyor. Sergisinin başlığında olduğu gibi pratiğinin genelinde de Töre, ciddi meseleleri karikatürize ederek yorumluyor. Bu üç önemli figürün felsefelerini ve tarihsel varlıklarını kabul ediyor ve farklı görüşlerle harmanlıyor. Bakış açısını biraz değiştirerek üç figürü farklı karakterlere dönüştürüyor.

Friedrich, Nietzsche ve Che, Tarık Töre’nin sergisinde temelde herkesin günlük hayatında arada kaldığı üç ana karar mekanizmasını temsil ediyor; duygular, akıl ve eylem. Bu üç mekanizma arasındaki karmaşa sergide yer alan eserlerin her birinde kendini gösteriyor. Her insan, bilgiden ve sonsuz seçenekten kaynaklanan tereddüt içerisinde; duygular, akıl ve direk olarak eyleme geçmek arasında git gel yaşıyor. İçinde bulunduğu bu durum, bölünmüş bir hayat yolculuğuna dönüşüyor. Tarık Töre eserlerinde bu bölünmüş tereddütleri, sınırsız seçenek arasında dolaşan akılları inceliyor.

Eserlerindeki kompozisyon ve teknik, Töre’nin fikirlerini destekliyor. Bütününde “büyük resmi” oluşturan çeşit çeşit figürler, günümüz insanının zihninin içini ve kafa karışıklığını yansıtıyor.