Pilot Galeri, 11 Kasım 2021 – 1 Ocak 2022 tarihleri arasında Tufan Baltalar’ın “Kayıt Dışı” başlıklı kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor. Sergi, sanatçının son üç yıl içinde ürettiği resim, heykel ve yerleştirmelerini bir araya getiriyor.
Tufan Baltalar’ın çalışmaları, kolayca yakınlık kurduğumuz, kendimizi bir parçası hissettiğimiz doğanın/doğamızın resimleridir elbette ancak yalnız böyle açıklanamaz. Baltalar, direnişin resimlerini yapar. Hem geçmişe hem bugüne bakarken, yeniden ve yeniden umuda sarılışın, umudun başarısızlıklardan her seferinde daha güçlü çıktığının ve yaşama gücünün doğrudan umuda bağlanışının resimleridir bunlar. Toplumsal sistemlerin ve hareketliliklerin içinde kendine/insana dair olanın araştırılmasını içerir. Bu, kendini soyutlamak, doğaya kaçmak olarak tanımlanamaz, aksine, doğanın bir parçası olarak tüm karmaşasıyla içinde bulunduğumuz yaşamın bir tercümesi ve ötesinde bir direniş odağıdır bu resimler.
Baltalar, doğa parçalarından oluşturduğu bir gramer ile konuşur bizle. Kendini evinde hissettiği bu dil, hem çok tanıdık hem de fazlasıyla kişiseldir. Sergiye “Kayıt dışı” ismini vermesi, öznelliğimize, “bize” dair bir vurgudur. Kayıt altına alınamayan, büyük harfle yazılan tarihin dışında kalanın kaydını tutmaya dair bir çabadır. Bu kayıt; anımsatma, olayları değil ruh hallerini tarifleme ve o duygu etrafında dolanmayı içerir. Bu anlamda bir tarih-yazım önerisi olarak da okunabilir bu çalışmalar. Teorilere sığmayan duyguların, bireyselliğin, küçük farkların tarihiyle ilgilenir Baltalar. Sanatçı; “Koşullar tarafından biçimlendirilirken, sistemler tarafından sarılıp sarmalanırken, genel içinde yokmuşuz gibi hissedip aidiyet hissedemezken yine de ayakta kalmak …Bu ayakta kalmanın öznel duyurusunu yapmak istiyorum.” diyor sergisiyle ilgili.
Baltalar’ın son dönem çalışmalarının odağında “rüzgar” var. Rüzgar kimi zaman sert esmekte, kimi zaman bir yaz akşamını hatırlatmakta. Her koşulda bizi değiştirmekte ve/ya değişmeye zorlamakta. Değişimin habercisi bu güç karşısında kimi zaman bir acı/eksiklik kimi zaman zevk duymaktayız. Çocukken dinlediğimiz bir masalı andırmaları boşuna değildir bu işlerin; ağaçlar kişileştirilmiş ya da bulutlar çağrıştırdıkları duygu üzerinden bir durumu yansıtmak üzere davet edilmiştirler. Çetin şartlara maruz kalan bir bitki söze yer bırakmayan bir örtüşmeyle hayatımıza dokunmaktadır. Aynı şekilde yaşama sevincini çağrıştıran bir görüntüde karşımıza bir anda çıkabilmektedir.
Baltalar, doğada kendini evinde hisseder, doğa yaşamdaki evimiz ve ev toplumdaki doğamızdır der. Bu anlamda ev ve doğa arasında bir paralellik kurar. Sergide yer alan resimler doğa parçalarını birer anlatı elemanı olarak kullanırken, bir yandan da evlerimizdeki “güzel manzara resimleri” ile bir yer değiştirme hareketine girişirler. Ahşap raflar, biblomsu heykeller, dekoratif ve evsel bir düzlemde yan yana gelmiş gibidirler. Evi, yaşamlarımızdaki yeri ve anlamıyla birlikte düşünürken, evsel düzenlemeler kurmak, sanatçıya bir anlatı aralığı açar. Evin barınma ve koruma işlevine odaklanır.
Yıllara yayılan bir süreçte oluşturduğu diliyle Baltalar, kendi dünyasının olduğu kadar, toplumsal bilinç dışımızın da kayıtlarını tutar. Çoklukla bireyi sarıp sarmalayan ve nefes almasını zorlaştıran bir karmaşa/kargaşanın içinde “durmanın” “direnmenin” imkanlarını ve yollarını sorgular. Ve hatta bu direnişin, gidişatın seyrini değiştirebileceğine inandırır bizi. Ve böylelikle, toplumsal manzaramızı yeniden ve yeniden çizer.