kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

Röportaj: Prof. Hüsamettin Koçan (Baksı Müzesi)

4 Ocak 2016

Sanat tarihine şöyle bir dönüp baktığımızda sanatçıların müzelere hiç de olumlu yaklaşmadığını görürüz. Hatta, müzelerin sanatı hayattan mahrum ettiğine duyulan inanç, birtakım sanatçıların kendi alternatif müzelerini kurmalarına neden olmuştur. Duchamp, Haacke, Lissitski gibi isimler bu noktada akla ilk gelenler…

Sanatçı müzelerine yeni bir örnek de geçtiğimiz yıllarda Türkiye’den geldi. Prof. Hüsamettin Koçan tarafından, sanatçının doğup büyüdüğü Bayburt’un Bayraktar Köyü’nde (eski adıyla Baksı Köyü) kurduğu Baksı Müzesi bu anlamda Türkiye’ye kazandırılan yeni bir sanatçı müzesi oldu.

Sanatçı Koçan ve Baksı Kültür Sanat Vakfı yönetim kurulu üyeleri tarafından yürütülen müze; dağ görünümü veren Merkez Sergi Binası, geçmiş sergilerin ve eski eserlerin sergilendiği Depo Müze, interaktif atölyeler, tasarım projeleri ve atölye çalışmalarında üretilen işlerin satışa sunulduğu Baksı Dükkan, modern odalardan oluşan Baksı Konukevi, Çoruh manzaralı restoranı Baksı Mutfak ile Baksı yalnızca bir müze değil, yıllardır sanatçıların karşı durduğu ‘sanatı hayattan mahrum etmeme’ çabalarına güzel bir örnek, çağdaş, günümüz sanat ve sanatçılarına bir davet niteliğinde.

Bu daveti yapan, müze kurucusu Koçan ile müzenin bölgesel öneminden Türkiye kültür sahnesine olan katkısına, müzeye gelen destekten müzenin katkıda bulunduğu yaratım sürecine uzanan geniş bir alanda konuştuk.

 

  • İçinde yaşadığımız ülkede çoğu kişinin haritada nerede olduğunu göstermekte zorlanacağı bir şehirde on yıldır bir müze yönetiyorsunuz. Bu müze 2014 Avrupa Konseyi Parlamento Üyeleri tarafından “Yılın En İyi Müzesi” seçildi, bu yıl ise; ICOM ile beraber Baksı’da büyük bir atölye çalışması düzenlendi. Bu noktadan baktığınızda Baksı Müzesi’ni yerel ve uluslararası müzecilik sahnesinde görünürlük anlamında, nerede görüyorsunuz?

Baksı Müzesi’nin  merkez ve periferi arasında sanat ve tasarım aracılığıyla köprü oluşturma çabası, müzenin etrafında oluşturduğu sanatçı desteği, o bölgede yaşayan insanlara ‘yaşadığınız topraklardan göçmeyin, kültürel kökenlerinizden yola çıkarak kendinize yeni bir yaşam kurabilirsiniz’ önerisi ve bununla birlikte geliştirdiği projeleri, yönetim kurulunun vizyonu, ve kültürel demokrasiye katkısı bakımından Baksı Müzesi ilham veren bir müze olmuştur.

  • Baksı’nın geleneksel kültürü sürdürerek ona çağdaş bir yorum kazandırma ile ilgili özel bir çabası var. Baksı ile ilgili çalışma yapacak kimseler; sanatçı, tasarımcı ve yazarlar yerli halktan yardım ve danışmanlık alıyor. Bölgenin, bölge insanının kaynak alındığı bu yaratım süreci ve projelerinizden bahseder misiniz?

Bu sene Contemporary İstanbul’da lansmanını yaptığımız ‘Tılsım’ başlıklı tasarım projesini gerçekleştirdik. Proje, Özlem Yalım koordinatörlüğünde 9 tasarımcı ile birlikte gerçekleşti. Baksı Müzesi’nin bulunduğu Bayraktar Köyü, sıradışı konumu ile projeye katılan tasarımcılar üzerinde büyük etki yarattı. Diğer yandan bu topraklardaki derin kültür ve inanışlar, sunulan “tılsım” kavramsal çerçevesinin temelini oluşturdu. Defne Koz, Ela Cindoruk, Hülya Çelik Pabuççuoğlu, Şule Koç, Atilla Kuzu, Akın Nalça, Sezgin Aksu, Selçuk Gürışık ve Demir Obuz gibi tasarımcılar, gerek doğadan gerekse kültürel değerlerden esinlenen tasarımları, bu zengin ilham kaynakları eşliğinde tasarladılar.

  • Kültürel mekanların içinde bulundukları bölgeyi ve şehirleri değiştirme girişimlerinin olumlu ve olumsuz taraflarının her açıdan tartışıldığı bir noktadayız. ICOM atölyesinden çıkan sonuçlarla birlikte değerlendirdiğinizde, kültürel ve ekonomik anlamda Baksı Müzesi’nin Bayburt’un Bayraktar köyünde, yapacağı katkının, bölgeyi ne şekilde değiştireceğini düşünüyorsunuz ve bu değişimin sınırları nelerdir?

ICOM Konferansı’nda da belirtildiği gibi Baksı, yaşayan bir müze. Müze koleksiyonunun yanı sıra, gerçekleştirdiğimiz projelerimizin dönüşümü Baksı açısından son derece tatminkar oldu. Örneğin çocuk etkinlikleri için gerçekleştirdiğimiz resim yarışması ve atölye çalışmaları çok başarılı bir biçimde sürdürülüyor. Kadınların eğitimi ve istihdamı konularında önemli aşamalar kaydettik. Önümüzdeki günlerde Bayburt şehir merkezinde kadın istihdam merkezi açarak bu konuda daha önemli adımlar gerçekleştireceğiz. Bu çerçevede, Bayburt’un sahip olduğu kültürel mirası kültür turizmi açısından geniş projeye dönüştürmek, bu doğrultuda proje üreterek yaşama geçirme düşüncemiz var.

  • Geldiğimiz noktada, bir “bölgesel müze” olarak iletişim ve pazarlama alanında müze ile ilgili neler yapıyorsunuz?

Baksı’nın iletişim ve pazarlama alanlarında özellikle iki senedir çalışmalarımız sürmektedir. Özellikle Baksı Konukevi’ne yoğun bir ilgi var, bu iletişimi iyi bir şekilde gerçekleştiriyoruz. İstanbul’un önde gelen kültür turizmi acenteleri ve butik şirketler ile çalışıyoruz. Yıl içerisinde gerçekleştirilen Istanbul merkezli çağdaş sanat fuarlarında Baksı  Müzesi olarak yer alıyoruz. Ayrıca Baksı’nın atölyelerinde üretilen ehram (el dokuma ürünlerin) ve tasarımların yurtdışına pazarlanması için de yeni girişimlerde bulunuyoruz. Böylece Baksı Dükkan’da satışta olan ürünler yurtdışı müzelerinde de satışa sunulacak.

  • Türkiye’de müzecilik alanında kamu müzeleri ve özel müzelerin arasında bir kopukluk olduğu aşikar. Kamu ve yerel yönetimlerin müzeciliğe katkı üretme sürecinden Baksı Müzesi yeterince faydalanabiliyor mu? Bölgenin, hem kültür hayatına hem de turizm alanına olan katkınız Kültür ve Turizm Bakanlığı’ndan, Bayburt yerel yönetiminden ve özel sektörden ne gibi destekler ve geri dönüşler alıyor?

Müzemizde iki senedir yoğun olarak gerçekleştirdiğimiz; gerek ulusal gerekse uluslararası konferanslarda hem Bayburt yerel yönetimi hem de  Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın konuklarımızı ağırlama ve ulaşım konusunda destekte bulundular. Baksı’yı destleyenler arasında; başta Polimeks ana sponsorumuz olmak üzere hizmet sponsorlarımız da bulunmakta. Her yıl düzenli olarak gerçekleştirdiğimiz Bayburt Öğrenci Sanat Şenliği’nin bu yılki sponsorluğunu Petkim üstlendi. Salı günleri ücretsiz giriş sponsorluğunu ise ÜLKER yapıyor. Ayrıca burada en anlamlı desteği sanatçılardan aldığımızı söyleyebilirim. Birbirinden değerli sanatçı işlerini müze vakfına bağışlayarak koleksiyonumuza büyük katkı sağladılar. Bir de Baksı dostlarımızın bireysel destekleri var tabii.

Röportaj: Mevra Kamalı – Sanat Tarihçisi