Galeri MERKUR, 16 Ocak – 4 Şubat 2019 tarihleri arasında İranlı genç sanatçı Saghar Daeiri’nin “Yut Öp Yan” başlıklı Türkiye’deki ilk kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Daha önceki sergilerinde; kültürel deformasyon, kimlik krizi ve aşırılık gibi konuları ironi ile ele alan Saghar Daeiri, “Yut Öp Yan” adlı sergisinde de toplumsal deformasyonları İran Bahçeleri’nde (Persian Garden) resmedip ele alıyor.
Ortadoğu mitolojisi ve prototip imgelere odaklanırken, erotik Fars minyatürlerini mekanda kullanıyor. Dünyadaki cennet metaforu olarak tasvir edilen İran Bahçeleri’nde kullandığı kemerli bitkiler, yeşil labirentler, güller, fıskiyeler ve havuzlar gibi ayırt edici imgeler, yanlış giden ütopyaların sembolik manzaralarını oluşturmak için kullanılır. Resimlerdeki idealist düşüncelerin sapkın yanılsamalara ve umutlu fantezilerin hüzünlü bir gerçekliğe dönüştüğünü görürüz.
Sanatçının suluboya işlerinde canlı renkleri kullanması ilk bakışta coşkuyu uyandırsa da resmedilen detaylar ile bu coşku yerini sorgulamaya bırakır. Bedenleri popüler ve ticarileştirilmiş güzellik imajlarını örneklemeyen hurilerden esinlenilmiş figürler; geleneksel olmayan giysiler giyerler; cinsiyetleri uyumsuz; ciltleri sarkık, fazla kilolu, yaşlıdır. Resimlerin arka planında aslında farkında olunmayan veya sakince bekleyen kıyamet yıkıcılığının sahnelerini görürüz.
1985 yılında İran’da doğan Daeiri, resim dalında lisans eğitimini ülkesinde tamamladı. 2012 yılında Türkiye’ye göç edip Yüksek Lisans Eğitimini Marmara Üniversitesinde tamamlayan sanatçı sanatsal felsefe ve bakış açısını şöyle yorumlamakta:
“Eserlerim benim yaşadığım toplumumun yansımasıdır. İran’da Savaş döneminde doğup büyüyen bir bireyim, ülkemin insanları tarihte çok zorluklarla baş etmiş bir toplumdur. Bu etkenlerin neticesinde toplum, sosyo-kültürel açıdan çelişkili ve henüz aşamadığı meselelerle boğuşmaktadır. Rutinleşmiş toplumsal alışkanlıkları insanlarla karşılaştırmayı, Grotesk ve ironik bir mizahla göstermeyi seven birisiyim. Unutulmuş ve sık yapılmakta olan sıradan alışkanlıklar benim için çok önemli toplumsal ilkelerdir. Bu alışkanlıklar bireylerin toplumdaki davranışlarıyla bir araya gelerek daha da belirgin hale gelir. Ben o belirginlikleri (bir toplumu tanıtan alışkanlıklarını) kara bir mizahla göstermeyi tercih edenlerdenim… Eserlerimde gizli ve hayali mutlak Ütopik cennetini arayan, kurtuluş arayışında olan insanlar tasvir edilir; parodik mutlulukla yaşamaya çalışan insani arayışlar çalışmalarımda yer almaktadır…”