kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

TAPA’nın ilk sergisi: “Tabiatımız”

3 Aralık 2020

Sanatçı ve aktivistler tarafından aktivizmden güç alan sanatçılar için tasarlanan sanat projesi TAPA (Aktivistler için Dönüştürücü Sanat Projesi) kapsamında, 13 Temmuz – 26 Ağustos 2020 tarihleri arasında gerçekleşen rezidans programının çıktıları 4 Aralık 2020 – 3 Ocak 2021 tarihleri arasında Barın Han’da gerçekleşecek “TABİATIMIZ” başlıklı sergisi ile sanatseverler ve hak savunucularıyla buluşacak.

Belirlenen tarihler arasında Perşembe, Cuma, Cumartesi günleri 14.00 – 19.00 saatleri arasında gezilebilecek sergide, rezidans programına katılan ve Göç/ Mültecilik, Kadın, LGBTI+, Sakatlık/ Beden, Türcülük/ Ekoloji başlıklarında çalışan 10 sanatçının programda ürettiği işler sergilenecek.

Programa katılan sanatçılar Erinç Seymen, Kevser Güler, Kültigin Kaan Akbulut ve Tuba Kocakaya’dan oluşan jüri tarafından yapılan değerlendirmenin ardından Türkiye’nin çeşitli bölgelerinden gelen başvurular arasından belirlendi. Enstalasyon, fotoğraf, performans, resim, ses enstalasyonu ve video dahil olmak üzere farklı disiplin ve konular üzerine çalışmalar yapan Asya Leman, Berfin Alyeşil, Cansu Yıldıran, Emre Özfetiş (e.x.e.e.e.a.a.), Eşref Yıldırım, İbrahim Alam, Kadir Kayserilioğlu, Kristina Golubkova, Özge Özgün ve Yağız Gülseven’den oluşan TAPA 2020 Sanatçıları 45 gün boyunca kent karmaşasından uzak, doğayla iç içe bir alanda birlikte yaşadılar ve üretimlerine kolektif olarak devam ettiler.

Küratöryel süreci de sanatçılar üstlendi

Sanatçıların 45 gün boyunca birlikte yaşadığı programda, rezidans sırasında ve sonrasında ürettikleri işlerin yer alacağı serginin küratörlüğünü de yine sanatçılar üstlendi. Aynı zamanda serginin kavramsal metnini de sanatçılar oluşturdu.

Sanatçılar tarafından oluşturulan kavramsal metin:

Transformative Art Project for Activists (TAPA) geçtiğimiz Mart ayında yaptığı açık çağrı sonrası Marmara Bölgesi’nde şehirden uzak, ormanların ve şelalerin olduğu nispeten yalıtılmış bir yaşam alanında bir topluluğu bir araya getirdi. Sanatla, aktivizmle ve içinde bulundukları yapılı ve yapılı olmayan çevreyle farklı ilişkilenen bu topluluk birlikte kırkbeş gün geçirdi. Toplama dahil olanlar kırkbeş gün boyunca kolektif yaşam adına bir aradalığın yöntemleşmesine yönelik irade gösterebilirken, bir yandan da kişisel alanların içinde işlenen derdin ne kadar devredilebildiğini deneyimlediler. Ortaklaşmanın ölçüsünü iş bölümü ve “benzerlikler” belirlemedi. Katılımcılar, birlikte davranabilmenin asli koşulu olarak yekpare bir bütün olmayı zorlamadılar. Tek tek her unsurla biçimlenen, katılma, ekle(n)me, ayrışma, üstlenme gibi halleri hem dahil edip hem serbest bırakan, hem dağınık hem de birbirinden haberdar işlerle sonuçlanmış olan bu süreç, Tabiatımız sergisi olarak izleyicileriyle buluşuyor.

Tabiatımız her şeyin ötesinde ve her şeyi kapsayan bir başlangıç noktası olarak teolojinin, sınanabilir ama evrensel kanunlar ve karakterlerle açıklanan bir saha olarak da bilimin konusu olan doğayı kapsıyor. Aynı zamanda insan eseri olmama haline işaret eden, insanın ve insana ait olanın karşısına konumlanan doğa fikrini de içerirken, Marmara Bölgesi’nde bir köyde karşılaşılması vaat edilen, yeşille özdeşleşebilen bayağı bir doğa imgesini de tartışmaya dahil ediyor. Tabiatımıza doğa üzerinden yüklenen, tabii olana dair bu kalıplaşmış nitelemelerin ötesinde; bizlerin tabi oldukları da şekil veriyor. Göç, bürokratik tahakküm ve temsiliyet, bellek tahribatı, ilaç toplumu bağlamında tıp ve beden ilişkisi, internet kültürü kaynaklı cinsiyet tanımlamaları, tanık olunan travmalar ve şahitliklerimiz…  Tabiatımız, tüm bunlardan hareketle, yerleşik insan kimliğini ve insan-dışı varlıkların dünyasında insanı konumlandırdığımız yeri sorgulamaktan geçiyor.

Tabiatımızı kurarken var saydığımız her mühür, damga ve iz, bağımlı olmasak bile bağlı olduğumuz komşuluklardan, alanlardan, kurumlardan ve bizim tabi olduğumuzu ifade edebileceğimiz dolaşıklık hallerinden, oluşlardan, yıkılacak, kurulacak veya güncellenecek yeni tabiiyetlerden bağımsız değil. TAPA Aralık ayında Barın Han’da gerçekleşecek olan ilk sergisinde misafirlerini Tabiatımız’ın tanıkları olmaya davet ediyor.