x-ist, 15 Ekim – 21 Kasım 2020 tarihleri arasında Seda Hepsev‘in ‘Cennetten de Garip’ başlıklı 7. kişisel sergisine ev sahipliği yapıyor.
Seda Hepsev’in ismini Jim Jarmush’un 1984 yapımı ‘Stranger Than Paradise’ filminden alan ‘Cennetten de Garip’ başlıklı sergisi, kusursuz ve dolayısıyla imkansız bir mekân arayışı, yer değiştirme, olası yeni mekânda hafızayı ve bedeni dönüştürme, yeniden kurgulama ve ikna olma süreçlerini ele alıyor.
Eserlerinde farklı toplumsal deneyim ve kurgulardan sıyrılarak kendine mekan, zaman ve hafıza oluşturabilen kadınsal varoluşa odaklanan Seda Hepsev; ‘Cennetten de Garip’ sergisinde kadın bedenlerinin kendi mekanlarını yaratma gücünden besleniyor. Sergide yer alan desenler ve resimlerde kişisel ve kolektif hikayelerden yola çıkarak kurgulanmış hayali mekanlar ve bedenler bulunuyor. Deniz, dağ ve bitki örtüsü gibi çeşitli coğrafi ögelerin temsilleri, parçalanmış ve mekana dağılmış motifler, figürler hem mekanla hem birbirleriyle etkileşim halinde, eylemlerinin ne olduğuna dair tanımsız ve belirsiz bir hareketliliğin içinde yer alıyor. Adorno; ‘Zihnimizde Onlara Yer Yok’ isimli makalesinde ‘şeyleşmemiş’ olanın, sayılıp ölçülemeyenin yaşamı da son bulmaktadır derken, sadece düşünce ve anımsama olarak sürüp giden şeylerden bahseder. Ona göre ev geçmişte kalmıştır, kendi evimizi ev olarak görmemek, orada kendimizi evimizde hissetmemek ahlakın bir parçasıdır. ‘Cennetten de Garip’ sergisinin yolculuğu da bu tanım ya da tanımsızlık etrafında şekilleniyor.
Resim, desen ve objelerin yer aldığı sergide eserler, ‘Hazırlık’, ‘Yolculuk’, ‘Cennet’ ve ‘Bir Sene Sonra’ başlıklı dört yerleştirme halinde sergileniyor. İsimler belli bir sıralama yaratıyor olsa da serginin kurgusu, kağıdın ve tuvalin dışında da devam eden yarım kalmış imgeler, kesinlik, çerçeve ve sınırlara engel oluyor. Serginin kurgusunda yolculuk ve yer değiştirmeyi sağlayan su unsuru; figürlerin su, deniz veya nehir kenarlarının yakınlarında bulunmalarıyla harekete kapı aralıyor.