kültür.limited 2023 yılı sonunda 8 yıllık yayın hayatını sonlandırmıştır. Site, bir arşiv işlevi görmesi için açık bırakılmıştır.

“Kendine Ait Bir Oda” Leica Gallery İstanbul’da

28 Mart 2018

Leica Gallery İstanbul, 22 Mart – 5 Mayıs 2018 tarihleri arasında “Kendine Ait Bir Oda” başlıklı sergiye ev sahipliği yapıyor. Dört kadın fotoğrafçının farklı coğrafyalara ait kültürel tariflerle inşa edilen kadın hikayelerini gözler önüne serdiği sergi, 20. yüzyılın en önemli modernist romancılarından biri olarak kabul edilen Virginia Woolf’un aynı isimli kitabından yola çıkıyor.

Cansu Yıldıran, Charlotte Schmitz, Tahmineh Monzavi ve Meltem Işık’ın eserlerinden oluşan “Kendine Ait Bir Oda”, kültürel tariflerin etkisiyle eve, bedenine ya da belli bir role hapsolmuş kadınları inceliyor.

Woolf’un 1928 yılında kız öğrenci kabul etmeye başlayan Cambridge Üniversitesi’nde yaptığı konuşmasından hareketle yazdığı ve ülkede kadınların seçme ve seçilme hakkını elde etmelerinden bir yıl sonra yayımlanan bu kitaptaki fikirler, sergide yer alan sanatçıların kimi zaman kişisel deneyim, kimi zamansa tarih ile kurguyu harmanladıkları eserleriyle yeniden hayat buluyor. Kadının toplumsal konumuna ışık tutabilecek nitelikte olan kitapta Woolf, bir kadının özgürce yazmak için kendilerine ait bir odalarının ve ekonomik bağımsızlıklarının olması gerektiğini söylüyor.

“Kendine Ait Bir Oda” sergisinde ise Cansu Yıldıran, kişisel deneyimleri sonucu oluşturduğu “Mülksüzler” isimli projesinde, Karadeniz yaylalarında kadınların mülk sahibi olma hakkından yoksun bırakılması üzerinden cinsiyetler arası sınıf ayrımını inceliyor. İstanbul’da yaklaşık olarak iki yıl yaşayan Alman fotoğrafçı Charlotte Schmitz de, “Çok Güzelim, Çok” isimli projesinde Balat’ta komşusu olan kadınların özel yaşamlarını belgeliyor. Yaşamlarının çoğunu evde geçiren kadınların bu mahrem alandaki gündelik ve törensel aktivitelerini, güzellik tutkularını ve kurgu kimlikler inşa ederek hayal kurma arzularını onlardan biriymiş gibi fotoğraflıyor. Ortadoğu’daki sosyal meselelerle, özellikle de kadınlarla ilgili çalışan İranlı sanatçı Tahmineh Monzavi ise adını İran’daki eski bir güzellik yarışmasından alan “Crown Giver-Taç Giydiren” serisinde kadınların güzellik anlayışını İran’daki sosyal konumları üzerinden yeniden yorumluyor. Monzavi, Afganistan’da çekmiş olduğu fotoğrafta ise savaş sırasında harabe haline gelen parlamento binasında “robab” çalan bir kadın üzerinden savaşın mimari ve insan üzerindeki izlerini belgeliyor. Meltem Işık “Aynı Nehirde Bir Daha” adlı serisinde kişinin bedeniyle ilişkisini, aynı anda hem gören hem görülen olma özelliği üzerinden araştırıyor. Sıradan olanı mercek altına aldığı işleri, insanın kendisini harici araçların yardımı olmaksızın bir bütün olarak görmesinin imkânsızlığı fikri etrafında şekilleniyor.