Merdiven Art Space, 19 Ekim – 19 Kasım 2021 tarihleri arasında Kezban Arca Batıbeki’nin “Senin Annen Bir Melekti Yavrum” başlıklı sergisine ev sahipliği yapıyor. Serginin küratörlüğünü yazar, şair ve fotoğrafçı Merih Akoğul üstleniyor.
1984’ten bu yana farklı platformlarda kadın ve popüler kültür üzerine yaptığı işlerle tanınan Kezban Arca Batıbeki’nin annesinin sinema fotoğraflarından yola çıkarak hazırlanan sergi, çeşitli sanat pratiklerini de bir araya getiriyor.
Sanat pratiğinde nostalji öğelerinin belirginliğiyle de tanınan Kezban Arca Batıbeki, yeni sergisinde Türkiye sinema tarihinde önemli yerleri olan babası yönetmen Atıf Yılmaz ve annesi oyuncu Nurhan Nur’la paylaştığı çocukluğunun izlerini; sinematografik sahneler, fotoromanlar, alt kültür, klişe, ‘kitsch’ ve pop kavramları çerçevesinde gerçekleştirdiği sanatsal üretimleriyle izleyiciyle paylaşır.
Sanatçının çoğu yapıtında izleyici, tanıdık duyguların eşlik ettiği bir filmin fragmanı içinde geziniyor gibidir. Sanatçının kişisel hafızasından, anılarından, sinemadan kısacası yaşamından beslenen; yalnızlık, özlemler, hayaller ve hüznün melankolisi ile sarmalanan ve bu kez salt “kadın”a değil aslında annesine yönelik içsel ve dışsal kuşatmayı ele alan son sergisi “Senin Annen Bir Melekti Yavrum”, Batıbeki’nin duygu yüklü andaçlara sahip üretimlerinden önemli bir örnek olacaktır.
Kezban Arca Batıbeki’nin tuval resimlerinden foto-kolajlarına, enstalasyonlarından kısa filmlerine kadar tüm sanat pratiğinde, sıradan görünen imgeler birer ikona dönüşür. Sanatçı, her ne kadar tüketim toplumu ve pop imgelerini kullansa da kendi resimsel/plastik anlayışı içinde bu imgeleri yeniden biçimlendirerek yapıtlarına geniş bir toplumsal bağlam kazandırır. Bu anlamda sıradan olanı ele alışı, estetik araştırmadan çok, sosyoloji/tarih ve toplumsal hafıza çizgisine yakınlaşır. Batıbeki, sanatsal söylemi ve çalışmalarının gerisindeki düşünsel ortamı, topladığı objeleri ve efemeraları kullanarak kurgular. Sanatçının yapıtlarında yer bulan her bir nesne, sosyo-kültürel hafızanın ve bireysel deneyimlerin ortak donanımları olarak başkalaşır. Nihai olarak yapıt, rastlantısal öğelerin yeniden düzenlenmesi değil, nesneler ve deneyimler arasındaki kurucu bağıntıların ifadesidir. Çünkü, nesneler, izleyiciye bir semboller ve alegoriler sahnesi sunarken sanatçının hafızasını diri tutan büyük bir mizansen de oluşturur.
Sanatçının annesi Nurhan Nur’un, gerçek film karelerine referans gönderen tıpkı kostümler ve pozlarla yapılan güncel çekimlerinin geçmiş/bugün arasında zihni ve bedeniyle yaptığı içsel yolculuk ve anne-kız arasında yaşanan duygusal metaforlar serginin hareket noktasını oluşturuyor. Sergide ayrıca Nur’un Türkiye’de bir dönem sinemanın yerini alan fotoromanlara yaptığı çekimlerden seçilmiş örnekleri kullandığı resimler, mekân yerleştirmesi ve video yerleştirmeleri gibi farklı işler, iki farklı jenerasyonun; fotoğraf, video, enstalasyonlar ve yeni teknoloji üzerinden kendi dönemlerine bakışlarını irdeliyor.
Sergiye, sanatçı Deniz Başer tarafından el yapımı üretilmiş 150 edisyonla sınırlı özel bir fanzin de eşlik ediyor.